Depression in Osteoporosis and Effects on Quality of Life
PDF
Cite
Share
Request
Original Articles
P: 0-0
December 2013

Depression in Osteoporosis and Effects on Quality of Life

Turk J Osteoporos 2013;19(3):0-0
1.
No information available.
No information available
PDF
Cite
Share
Request

ABSTRACT

Objective:

The aim of this study was to identify risk factors for the development of depression in patients with osteoporosis, and to measure the psychosocial effects to the change in quality of life.

Material and Methods:

125 patients with osteoporosis were included in the study. A questionnaire was completed which was including age, sex, marital status, education level, occupation, height, weight, alcohol use, smoking, physical activity level, milk consumption, previous fragility fracture of the patients. Bone mineral density of the lumbar spine and femoral neck were measured with DEXA. Back and lumbar compression fractures of the individuals were recorded by back and lumbar radiography. To evaluate back pain, Visual Analog Scale (VAS) was used. To assess depression in patients, Beck Depression Inventory (BDI) was used, and to assess the quality of life the European Council of Osteoporosis Quality of Life Questionnaire (QUALEFFO) was used.

Results:

125 patients were included in the study, 57 patients (45.6%) had depression and 68 patients (54.4%) had not depression. The average age, illiteracy status, reduced physical activity level were higher in the patients with depression than the patients without depression. Vertebral compression fracture, family history of fracture, fall predisposition, and osteopenia in the risk factors of osteoporosis were found statistically significantly higher in the group with depression than the group without depression. Both lumbar and femoral T and Z values, and VAS values were significantly higher in the patients with depression than the patients without depression (p<0.05). The total value and all sub-parameters of quality of life scale QUALEFFO were significantly higher in patients with depression than patients without depression (p<0.05). Positive significant correlation was found between BDI scores and sub-parameters of QUALEFFO scores (p<0.05).

Conclusion:

Depression in individuals with increased bone loss was shown to lead to a further decrease in the quality of life. (Turkish Journal of Osteoporosis 2013;19: 58-64)

Giris

Ilerleyen yasla birlikte kemik kaybinin ve depressif semptomlarin arttigi bilinmektedir. Zaman geçtikçe bu iki durumun birbiriyle iliskisi gündeme gelmistir. Peki depresyon mu artmis kemik kaybi için risk faktörüdür yoksa artmis kemik kaybi mi osteoporoz için risk faktörüdür? sorusu tam açikliga kavusturulamasa da net iliskileri birçok kez ortaya konulmustur (1-3). Bu çift yönlü iliskinin bir baska boyutu ise hem depresyon hem de osteoporoz bireyin yasam kalitesini kötülestirmektedir (2-4). Simdiye kadar ki bu konuda yapilmis çalismalarda arastirma örneklemini ya premenapozal ya da postmenapozal kadinlar olusturmaktaydi (2-4). Çalismamizin daha önceki çalismalardan farki her iki cinsiyette de hem depresyon ve osteoporozla iliskili faktörleri hem de depresyonun yasam kalitesine etkisini göstermesi olmustur. Çünkü bu çalismanin amaci osteoporozlu hastalarda depresyon gelisimi için risk faktörlerini belirlemek ve bu psikososyal degisimin yasam kalitesine etkisini ölçmekti.

Gereç ve Yöntem

Kesitsel olan çalismamiza fizik tedavi poliklinigine basvuran Dünya Saglik Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre dual enerji X-ray absorpbsiyometre (DXA) ile osteoporoz tanisi konulmus 125 hasta basvurularina göre ardi sira alindi. Hastane lokal etik kurulundan onay alindi. Hastalar çalisma ile ilgili bilgilendirilerek hasta onamlari alindi. Hastalara yas, cinsiyet, medeni durum (evli\\evli degil), meslek (aktif çalisan\\aktif çalismayan), egitim durumu (okuryazar\\okuryazar degil), alkol kullanimi (içmiyor\\sosyal içici\\sürekli içici), sigara kullanimi (paket\\gün\\yil), kahve tüketimi (bardak\\gün), fiziksel aktivite düzeyi (düzenli egzersiz yapiyor\\ara sira egzersiz yapiyor\\hiç egzersiz yapmiyor), boy, kilo, vücut kütle indexi, süt ve/veya esdeger tüketimi, oral steroid kullanim öyküsü, geçirilmis frajilite kirigi öyküsü, ek hastalik varligi ve osteoporoza neden olabilecek ilaç kullanimi ve soygeçmisinde hastada geçirilmis hastaliklar, fragilite kirigi ve ailede kirik öyküsünü içeren sorgulama formu dolduruldu. Günlük kalsiyum alimini hesaplamak için hastalara günde tüketilen süt (su bardagi/gün), peynir (dilim/gün) ve yogurt miktari (kase/gün) sorgulandi ve her bir birim 200 mg kalsiyum olarak hesaplandi (5). Osteoporoz risk faktörleri Kanada tani ve tedavi rehberine göre belirlenen majör ve minör risk faktörleri olarak kaydedildi (6). Fiziksel aktivite düzeyinin degerlendirilmesinde, sadece günlük yasam aktivitelerini içeren aktiviteleri yapan ve 30 dakikadan daha az yürüyüs yapanlar ‘düsük fiziksel aktivite düzeyi’, 30 dakikadan fazla günlük yürüyüs yapanlar ‘ara sira egzersiz yapiyor’ ve düzenli egzersiz uygulayanlar ise ‘düzenli egzersiz yapiyor’ olarak gruplandirildi. Hastalarin boy ve kilo ölçümlerinden vücut kütle indeksi (VKI) (kilo/(boy)²) kg/m² cinsinden hesaplandi. Vücut yapisinin VKI’nin ≤18,5 zayif, 18,5-24,9 ideal kilolu, 25-29,9 fazla kilolu, VKI ≥30 obez olarak ayrildi (7). Kemik mineral yogunlugu (KMY) ölçümü lomber vertebralardan (L1-L4 arasi anterior pozisyonda) ve proksimal femurdan DXA cihazi (Lunar DPX-IQ) ile degerlendirildi. Olgularin iki yönlü torakal ve lomber vertebra grafileri çekilerek tüm vertebralarda ön, orta, arka yükseklikler ölçüldü ve bir vertebranin üç yükseklik ölçümünden (ön, orta, arka) en az biri en yakin normal vertebranin yükseklik ölçümünden %20 azalmis ise bu vertebral kirik olarak kabul edildi (8). Sirt agrisini degerlendirmek için Görsel Analog Skala (GAS) kullanildi. Hastalarin depresyonunu degerlendirmek için Beck Depresyon Ölçegi (BDÖ) kullanildi. Beck Depresyon ölçegi genel depresif durumla ilgili davranis ve duygulari sorgulayan 21 sorudan olusur. Yüksek skor, artmis depresif semptom siddetini gösterir (9). Eriskinlerde depresyon riskini, depresif belirtilerin düzeyini ve siddet degisimini ölçmek üzere gelistirilmistir. Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalismasi Hisli tarafindan yapilmistir (10). Toplam 21 kendini degerlendirme cümlesi içermektedir. Her madde 0-3 arasinda artan puan alir ve toplam 0-63 arasinda degisir. Ölçegin Türkçe için geçerlilik ve güvenirlik makalesinde kesme puani 17 olarak kabul edilmistir. On sekiz ve üzerindeki puanlar orta ve ileri derecede depresyonun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Güvenilirlik çalismasinda Croanbach alfa katsayisi 0,80 olarak bulunmustur. Yasam kalitesini degerlendirmek için Avrupa Osteoporoz Kurumu Yasam Kalitesi Anketi (QUALEFFO) kullanildi. Avrupa Osteoporoz Kurumu Yasam Kalitesi Anketi (QUALEFFO–41) osteoporozda yasam kalitesi degerlendirilmesinde yaygin olarak kullanilan ve pek çok ülkede geçerlilik çalismalari yapilmis, tekrarlanabilir, hastalarla kontrol grubu arasindaki farkliliklari açikça ortaya koyabilen bir ölçektir. Lips ve ark.lari tarafindan yapilan bir geçerlilik çalismasinda yeniden test edilme özelliginin ve iç tutarliginin iyi oldugu saptanmis, vertebra kirigi olan hastalar ve kontroller arasindaki farki ayirt edebildigi gösterilmistir (11). QUALEFFO’nun Türkçe versiyonu Koçyigit ve arkadaslari tarafindan hazirlanmis ve testin güvenilirlik ve geçerlilik çalismasi yapilmistir (12). QUALEFFO–41, agri (5 madde), fiziksel fonksiyon (17 madde), sosyal etkinlik (7 madde), genel saglik degerlendirmesi (3 madde) ve zihinsel fonksiyon (9 madde) gibi; sagligin bes boyutunu inceleyen 5 alt ölçekten olusur. SF-36 ile karsilastirildiginda agri, fiziksel fonksiyon ve sosyal fonksiyon alanlarinda daha iyi performans gösterdigi saptanmistir (11). QUALEFFO-41 ölçegindeki sorularin yanitlari seçenek sirasiyla 1’den (saglikli) 5’e (sagliksiz) kadar puanlanmaktadir. 33, 34, 35, 37, 39 ve 40. sorular puanlanirken, seçeneklerin sirasi ters çevrilerek siralamanin diger sorularda oldugu gibi en iyi saglik durumundan (1 puan), en kötü saglik durumuna (5 puan) dogru olmasi saglanmaktadir. Üç seçenekli sorular (23,24,24,25,24,25,26) için birinci soruya 1, ikinci soruya 3, üçüncü soruya 5 puan verilmektedir. Dört seçenekli sorular (27,28,28,29) için birinci soruya 1, ikinci soruya 2.3, üçüncü soruya 3.6 ve dördüncü soruya 5 puan verilmistir. 24, 26 ve 29. sorular için “bu soru benim için geçerli degil” ya da “sinema ya da tiyatroya gitmiyorum” seçenekleri için puan verilmemistir (13). Bölüm puani ve toplam puan, puanlarin 100 üzerinden yapilan bir ölçüme aktarilmasiyla hesaplanmaktadir. Ölçekteki her bir alt grup ve toplam sonuç için, 0 puan en iyi saglik durumunu gösterirken, 100 puan en kötü saglik durumunu göstermektedir (13).

Istatistiksel Analiz

Istatistiksel analizde SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 20.0 istatistik paket programi kullanildi. p≤0,05 degerleri anlamli kabul edildi. Tanimlayici istatistikler ortalama ± standart sapma olarak gösterildi. Depresyonu olan ve olmayan osteoporotik hastalar arasinda kategorik verilerin karsilastirilmasinda ki-kare testi, gruplar arasinda ortalamalar yönünden farkin önemliligi Student’s t testi ile degerlendirildi. BDÖ skoruyla QUALEFFO yasam kalitesi ölçeginin alt parametre skorlari arasindaki iliski Pearson korelasyon analizi ile incelendi.

Bulgular

Çalismaya alinan toplam 125 bireyin 95’i kadin (%76), 30’u (%24) erkekti. Hastalarin yas ortalamasi 74,17±6,46 yildi. Hastalarin 57’sinde (6) depresyon varken 68’inde (4) depresyon bulunmamaktaydi. Depresyonu olan osteoporoz hastalarinin yas ortalamasi (76,77,78,79,80,81,82,83,84,85,86,87,88,89) depresyonu olmayan osteoporoz hastalarinin yas ortalamasindan (72) istatistiksel olarak anlamli sekilde yüksek bulundu (1). Hastalarin demografik ve klinik özellikleri ilgili tabloda özetlenmistir (Tablo 1). Buna göre depresyonu olan osteoporoz hastalarinda okuryazar olmama durumunun depresyonu olmayan osteoporoz hastalarindan istatistiksel olarak anlamli sekilde yüksek oldugu görülmektedir (5). Fiziksel aktivite düzeyi açisindan incelendiginde depresyonu olan osteoporoz hastalarinda egzersiz yapma oranlarinin istatistiksel olarak anlamli sekilde düsük oldugu görüldü (5). Osteoporoz için majör ve minör risk faktörlerinin depresyonu olan ve olmayan osteoporoz hastalarinda dagilimi ilgili tabloda gösterilmistir (Tablo 2). Majör risk faktörlerinden vertebral kompresyon kirigi, ailede kirik hikayesi, düsmeye yatkinlik ve osteopeninin depresyonu olan grupta depresyonu olmayanlardan istatistiksel olarak anlamli olarak fazla oldugu, diger risk faktörleri açisindan karsilastirildiginda iki grup arasinda istatistiksel olarak anlamli farklilik olmadigi görülmektedir. Vertebra disi kirik, depresyonu olan osteoporoz hastalarinin 2’sinde (5), depresyonu olmayan osteoporoz hastalarinin 2’sinde (9) bulunmaktaydi. Bu fark istatistiksel olarak anlamli degildi (857). Sirt agrisinin degerlendirildigi GAS ortalamalari depresyonu olan osteoporoz hastalarinda (7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29) depresyonu olmayanlardan (4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79,80,81) daha yüksek oldugu bulundu (1). Depresyonu olan ve olmayan osteoporoz hastalarinin KMY ve QUALEFFO yasam kalitesi ölçegi skor ortalamalarinin karsilastirilmasi ilgili tabloda gösterilmistir (4). Lomber ve femur T ve Z degerlerinin depresyonu olan osteoporoz hastalarinda depresyonu olmayanlardan istatistiksel olarak daha yüksek oldugu görülmektedir (5). QUALEFFO yasam kalitesi ölçeginin agri, fiziksel islev, sosyal islev, ruh hali, genel saglik algilamasindan olusan tüm alt parametrelerinin ve toplam degerinin depresyonu olan osteoporoz hastalarinda depresyonu olmayanlardan istatistiksel olarak anlamli sekilde yüksek oldugu bulundu (5). Beck Depresyon Ölçegi skoruyla yas, lomber T ve Z degerleri, femur T ve Z degerleri arasinda zayif güçte pozitif anlamli korelasyon; QUALEFFO yasam kalitesi ölçeginin alt parametre skorlarindan agri, fiziksel islev, sosyal islev ve toplam skor arasinda orta, genel saglik algilamasi skoru arasinda zayif güçte pozitif anlamli korelasyon bulundu (Tablo 5).

Tartisma

Insan ruhsal ve bedensel komponenti olan bir varlik oldugu için holistik yaklasim içinde degerlendirildiginde artmis kemik kaybinin sadece kemikleri ilgilendiren bir olay olmadigi açiktir. Osteoporoz mobilite kaybina neden olarak, agriya yol açarak, bireyin günlük aktivitelerini kisitlayarak sosyal aktiviteyi azaltmakta, izolasyona neden olmakta, duygu durumunu olumsuz etkilemekte, kendine güvenin azalmasina ve yasam kalitesinin daha da bozulmasina neden olmaktadir (14). Bianchi ve ark.lari osteoporoz hastalarinin %40’da depressif semptomlarin oldugunu göstermistir (15). 1990’dan beri osteoporozda depresyon varligini gösteren çalismalar yapilsa da depresyonun neden mi sonuç mu oldugu açikliga kavusturulamamistir (16). Çünkü osteoporoz hastada agri, kirik, deformiteler, fonksiyonel kayip, sosyal rol kaybi (bireyler ve aileyle), sosyal iletisimde basarisizlik ve sosyal izolasyona ve dolayisiyla da depresyona yol açmaktadir (16). Bunun yaninda depresyon da kemik kaybi için risk faktörüdür ve bu mekanizma söyle açiklanmaktadir (17). Depresyonda CRH (kortikotropin-releasing hormon) salinimi artmakta, ACTH (adrenokortikotropik hormon) salinimini arttirmakta ve hiperkortizolemiye yol açmaktadir. CRH artisiyla sempatik sistem aktive olmakta, katekolamin salinimi artmakta ve IL-6 gibi kemik rezorbsiyonu yapan proinflamatuar sitokin salinimi artmaktadir. Yine CRH artisiyla GnRH (gonadotropin releasing hormon) azalmakta ve buna bagli östrojen ve progesteron, büyüme hormonu, insulin like growth factor (IGF)-1 salinimi azalmaktadir. Artan kortizol ve IL-6, azalan seks steroidleri ve büyüme hormonu hem kemik yapiminin azalmasina hem de yikimin artmasina yol açmaktadir. Tüm bunlarla kemik yapimi, osteokalsin ve ALP azalmaktadir. Osteokalsinin fizyolojik miktari pankreasta insülin salinimini ve adipoz dokuda adiponektin salinimini düzenlemektedir. Bu durumda leptin ve insülin salinimi artmaktadir. Leptinin siçanlarda sempatik sistemi aktive ederek kemik formasyonunu inhibe ettigi gösterilmistir (17). Bu kompleks endokrin ve immun dengesizlik depresyonlu hastalarda osteoporoz olusumuyla sonuçlanmaktadir (17). Yapilan çalismalarda depresyonun pre ve post menapozal kadinlarda artmis fraktür riskiyle iliskili oldugu gösterilirken erkeklerde bu iliski kurulmamistir (18). Bunun aksine osteoporozla iliskili depresyonda östrojenin rolünün çok az olduguna dikkat çekilmistir. Yapilan çalismalarda depresyonlu hastalarla kontrol grubu arasinda menars yasi, gebelik sayisi, oral östrojen kullanimi, düzensiz mentrüel siklus arasinda büyük bir farklilik saptanmamistir (19-25). Fakat bu durumda depresyonla iliskili kirilarin kadinlarda erkeklerden daha çok olmasini açiklamak güçlesmektedir (17). Çalismamizda da osteoporotik bireylerde depresyon gelisiminde cinsiyetin risk faktörü olmadigi görüldü. Daha önce bu konuda yapilan çalismalar ya osteoporotik erkekler ya da osteoporotik kadinlarda depresyonla iliskili faktörleri arastirdigi için çalismamizin osteoporozda depresyon gelisiminde cinsiyetin etkisini ortaya koymasi dikkat çekicidir. Yine çalismamizda aktif çalisma durumu ve medeni durumun depresyon gelisimi için risk faktörü olusturmadigi, egitim seviyesinin düsük olmasinin ise depresyona yatkinlik olusturdugu gösterildi. Sigara içiminin kemik kaybiyla iliskili oldugu bilinmektedir (25). Birkaç çalismada depresyonlu osteoporotik bireylerin daha yüksek sigara içme oranina sahip oldugu, birkaç çalismada da sigara içmenin osteoporozda depresyon için risk olusturmadigi gösterilmistir (20,21,21,22,23,21,22,23,24). Çalismamizda da osteoporotik bireylerde depresyon gelisimi için sigara içiminin risk olusturmadigi gözlendi. Osteoporoz için risk faktörlerinden birisi de alkol tüketimidir (24). Bazi çalismalarda depresyon ve kontrol grubunda alkol kullanimin oranlarinin benzer oldugu bazi çalismalarda da depresyonlu osteoporotik bireylerde alkol aliminin düsük oldugu ve bu yüzden alkol aliminin depresyon ve düsük kemik kütlesi iliskisinde önemli bir faktör olmadigi ifade edilmistir (17,18,19,20,18,19,20,21,22,23,24,25,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28). Bununla uyumlu olarak çalismamizda da osteoporozda depresyon gelisiminde alkol kullaniminin etkisinin olmadigi gösterildi. Bireylerin osteoporozla fiziksel aktivitesi azalmakta, vücut kompozisyonu degismekte ve saglikla iliskili riskler artmaktadir (29). Genel olarak depresyonlu osteoporotik bireylerde fiziksel aktivitelerle kemik kütlesinin korundugu bilinmektedir. Fiziksel aktiviteyle denge, koordinasyon, kas güçlenmesi, reaksiyon zamani düzelmektedir ve bireyi düsmeye, kiriga karsi korumaktadir (30). Böylece depresyon olusumu da azalmaktadir. Lasaite ve ark.larinin çalismasinda fiziksel aktivite, emosyonel durum ve yasam kalitesi skorlarinin iliskili oldugu bulunmustur (2). Biz de çalismamizda azalmis fiziksel aktivite düzeyinin osteoporozda depresyon gelisimi için risk faktörü oldugunu gösterdik. Düsük VKI osteoporoz ve fraktürler için iyi bilinen bir risk faktörüdür (17). Postmenapozal kadinlarda düsük VKI kötü emosyonel durumun neden oldugu düsük kemik mineral içerigiyle de iliskilidir (31). Bizim hastalarimizda ise bunlardan farkli olarak depresyonu olan ve olmayan osteoporoz hastalari arasinda VKI açisindan farklilik bulunmamaktaydi. Yapilan çalismalarda depresyon ve kontrol grubu arasinda diyetle kalsiyum alimi veya kalsiyum destegi açisindan farklilik bulunmamistir (17,18,19,20,18,19,20,21,22,23,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28). Bizim çalismamizda diyette yetersiz kalsiyum alimi açisindan depresyonu olan ve olmayan osteoporotik bireyler arasinda farklilik bulunmadi. Çalismamizda osteoporoz risk faktörlerinin depresyon gelisimi üzerine etkisi incelendiginde majör risk faktörlerinden vertebral kompresyon kirigi, ailede kirik hikayesi, düsmeye yatkinlik, osteopeninin depresyona egilim olusturdugu gösterildi. Hsiao ve ark.larnin çalismasinda ise yas, ailede osteoporoz hikayesi, kahve ve çay tüketiminin emosyonel bozukluk ve düsük KMY degeriyle iliskili oldugu gösterilmistir (32). Yapilan arastirmalarda depresyonu olan erkeklerde kontrol grubuna göre total femur kemik kütlesinin daha düsük oldugu gösterilmistir (28,29,30,31,32,33). Depresyonu olan kadinlarla kontrol grubu arasinda ise hem lomber hem de femur kemik kütlesi arasinda farklilik olmadigi gösterilmistir (26,27,28,29,30,31,32,33,34). Baska bir çalismada da postmenpozal osteoporozlu kadinlarda düsük KMY degerleriyle depresyonun iliskisinin olmadigi gösterilmistir (35). Her iki cinsiyeti içeren çalismamizda depresyonu olan osteoporotik bireylerin hem lomber hem de femur KMY degerlerinin depresyonu olmayan osteoporotik bireylerden daha düsük olmasi, Beck depresyon skoru arttikça KMY degerlerinin düsmesi aralarindaki iliskiyi açikça ortaya koymustur. Giovanni ve ark.lari da depresyonun düsük KMY degerleri için bir risk faktörü oldugunu göstermislerdir (17). Peki düsük KMY degeri depresyon için risk faktörümüdür yoksa depresyon mu düsük KMY için risk faktörüdür? Bunu gösterecek longitidunal, kontrollü, iyi kurgulanmis, depresyonlu bireylerde KMY taramasi ve düsük KMY’li bireylerde de depresyon taramasinin yapildigi yeni arastirmalara ihtiyaç vardir. Multiple Outcomes of Raloxifene Evaluation çalismasinda vertebral kirigi olan postmenapozal kadinlarda vertebral kirigi olmayan kadinlardan daha fazla depresif semptom oldugu gözlenmis ama depresyonun kirigin nedeni mi sonucu mu oldugu açikliga kavusturulamamistir (4). Cook ve ark. çalismalarinda, vertebral kiriginin osteoporozlu hastalarin %75’inde kronik agriya yol açtigini, emosyonel bir stres kaynagi oldugunu, kisinin isini sürdürmesini, rekreasyonel ve sosyal aktivitelere katilimini ileri derecede kisitladigini rapor ederek, kirik varliginin yasam kalitesi üzerindeki yikici etkilerinden söz etmislerdir (36). Bunun yani sira vertebral kirigi olan Norveçli kadinlarda saglikli kontrollere göre yüksek oranda agrinin anksiyeteye neden oldugu ama depresyona neden olmadigi ifade edilmistir (37). Bazi hastalarlarda ilk vertebral kirikda kisitlilik ve agri olusturmayinca psikososyal etkilenim olmamakta, zamanla bu semptomlar oldukça fonksiyonel disabilite, agri ve deformiteyle birlikte psikososyal etkilenim artmaktadir (38). Bir çalismada subklinik vertebral kirigi olan kadinlarin yasam kalitesinin agri, sosyal fonksiyon, genel saglik algilamasi komponentlerinin daha kötü oldugu gözlenmistir (35). Bizim çalismamizda depresyonu olan osteoporotik bireylerde vertebral kompresyon kiriginin ve sirt agrisi ortalamalarinin depresyonu olmayanlardan daha fazla oldugu bulundu. Yani vertebral komresyon kirigi ve dolayisiyla hastanin agrisinin olmasi osteoporotik bireylerde depresyon gelisimini arttirmaktadir. Bu durum depresyonu olan bireylerde yasam kalitesinin düsük olmasina katki saglamistir. Hartman ve ark.larinin çalismasinda da agrinin depresyon, insomni, bozulmus yasam kalitesiyle iliskili oldugu ortaya konmustur (3). Orta yasli depresyonu olan kadinlarda depresyonu olmayan kadinlara göre vertebra disi kirik riskinin %40 arttigi gösterilmistir (27). Çalismamizda depresyonu olan ve olmayan hastalar arasinda vertebra disi kirik açisindan farklilik bulunmamasi literatüre katki saglamaktadir. Osteoporoz yasam kalitesinde önemli bir role sahiptir ve depresyondan etkilenmektedir. Hartman ve ark.lari premenapozal kadinlarda SF 36’nin emosyonel ve sosyal skor alt gruplarinin saglikli kontrollerden daha düsük olmasiyla osteoporozda depresyonun yasam kalitesini düsürdügünü göstermislerdir (3). Kiriklar sonucunda da olusan fiziksel yetersizlik, psikolojik ve sosyal handikaplar yasam kalitesinin bozulmasini daha da arttirmaktadir. Lasaite ve ark.larinin çalismasinda da emosyonel durum ve yasam kalitesi skorlarinin iliskili oldugu bulunmustur (2). Çalismamizda da depresyonu olan osteoporotik bireylerin tüm yasam kalitesi skorlarinin depresyonu olmayan osteoporotik bireylerden yüksek olmasi ve BDÖ skoru arttikça yasam kalitesi skorlarinin da artmasiyla depresyonun yasam kalitesi üzerindeki olumsuz etkisi ortaya konmustur. Sonuç olarak çalismamizda osteoporozlu bireylerde düsük egitim düzeyi, azalmis fiziksel aktivitenin depresyon gelisiminde risk faktörü oldugunu, osteoporoz risk faktörlerinden de vertebral kompresyon kirigi, ailede kirik hikayesi, düsmeye yatkinlik ve osteopeninin depresyon gelismine yatkinlik olusturdugunu saptadik. Depresyonun artmis kemik kaybi olan bu bireylerde yasam kalitesinin daha da düsmesine neden oldugu ortaya konuldu.