Benefits of Aquatic Exercises in Patients with Osteoporosis
PDF
Cite
Share
Request
Review
P: 0-0
April 2012

Benefits of Aquatic Exercises in Patients with Osteoporosis

Turk J Osteoporos 2012;18(1):0-0
1.
No information available.
No information available
PDF
Cite
Share
Request

ABSTRACT

Osteoporosis is a skeletal disease characterized by decreased bone mass predisposing to increased bone fragility and fracture risk. Exercise has an important role in preventing and management of osteoporosis. Aquatic exercise (water or pool exercise) is an alternative to land-based exercise. Water provides an ideal environment through its physical and physiological properties. Although there are limited studies investigating the effects of aquatic exercises on osteoporosis, these studies show that aquatic exercises provide tendency to increase or maintain bone density levels, quality of life, and reduce the fall risk by enhancing the balance. Aquatic exercises may be added to the treatment regimens especially for individuals who are failed to exercise on land due to the fear of falling, poor balance, pain conditions, or lack of motivation. (Turkish Journal of Osteoporosis 2012;18:37-9)

Giris

Osteoporoz (OP), artmis kemik kirilganligi ve kirik riskine yol açan azalmis kemik gücü ile karakterize bir iskelet sistemi hastaligidir. Kemik kütlesinde azalma ve kemik mikro mimarisinde bozulma ile sonuçlanan anormal bir süreç söz konusudur. Tani için altin standart dual X-ray absorbsiyometri (DXA) ile kemik mineral yogunlugunun (KMY) ölçülmesidir. OP’un en önemli klinik sonucu kirik gelisimidir. El bilegi, kalça ya da vertebral kiriklar için ömür boyu risk yaklasik %30-40 arasindadir ve bu oran neredeyse koroner arter hastaligi riskine esittir (1-3). OP yasla iliskili bir hastaliktir ve kadinlar erkeklerden daha fazla etkilenir. Dünya Saglik Örgütü (DSÖ) siniflamasina göre, postmenopozal kadinlarin %30 kadarinda OP gelismesi beklenmektedir. Yasli popülasyonun artmasiyla birlikte OP prevalansinin, beraberinde medikal, sosyal ve ekonomik yükünün artmasi kaçinilmazdir. Bu nedenle OP’un önlenmesi ve tedavisi önemli bir halk sagligi sorunudur (2,3). OP tedavisi farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemlerden olusmaktadir. Sigarayi birakma, alkol kullanimindan kaçinma, çevre düzenlemesi gibi non-farmakolojik yöntemlerin içerisinde egzersizler de yer alir. Yük bindirici, aerobik ve dirençli egzersizlerin omurga KMY üzerinde etkili oldugu gösterilmistir (3). Son veriler, OP tedavisinde en etkili egzersiz tiplerinin, femur boynu KMY için progresif dirençli güçlendirme egzersizlerinin; omurga KMY için ise kombine egzersiz programlarinin (statik-dinamik yük bindirici, düsük ve yüksek güçlü yük bindirmeyen egzersizlerin kombinasyonlari) oldugunu göstermistir (4).

Su Içi Egzersizler

Su içi egzersizler, kara egzersizlerine alternatif bir yöntemdir. Bunun yaninda “havuz egzersizleri” ve ‘”akuatik egzersizler” terimleri de ayni anlamda kullanilmaktadir. Su içi egzersizler amaca yönelik insa edilmis, uygun isi ve derinlikteki havuzlarda, bireye ve hastaliga özel uygulanir. Bu egzersizlerde suyun hem fiziksel, hem de fizyolojik özelliklerinden faydalanilir. Suyun isinma kapasitesi birçok maddeden yüksektir ve ayni zamanda su iyi bir isi ileticisidir. Su isisinin vücuda iletilmesi ile agrida azalma, spazmda çözülme, eklem hareket açikliklarinda ve eklem esnekliginde artis saglanir (5). Suyun en önemli özelliklerinden biri de “Arsimed Prensibi” ile açiklanan kaldirma kuvvetidir. Suyun kaldirma kuvveti sayesinde eklemlere binen yük azalir ve eklem hareket açikligini artar. Kara egzersizlerine göre daha erken, güvenli ve daha agrisiz rehabilitasyon imkani dogar. Su egzersizleri omurgaya ve diger eklemlere binen yükü azaltarak postural düzeltmelerin daha kolay uygulanmasina olanak verir. Suyun yüzeyindeki gerilim ve su molekülleri arasinda olusan iç sürtünme (viskozite), su direncini olusturur. Su direnci de, suyun ideal bir egzersiz ortami olusturmasina olanak saglar. Hareketin açikligi ve hizi ayarlanarak, erken dönemde güvenli bir güçlendirme saglanabilir. Su içinde hareket etme ile olusan türbülans, propriosepsiyon ve denge reaksiyonlarini uyarir (6-9). Ayrica tedavinin erken dönemlerinde yardimsiz egzersiz yapabilme olanagi, agrida azalma, hareketlerin kolaylasmasi gibi faktörler hastanin uyumunu, basarma inancini ve tedaviye olan güvenini artirir (8).

Osteoporozlu Hastalarda Su Içi Egzersizlerin Önemi

Su içi egzersizler, kemikler üzerinde yük bindirici etkiyi azalttigi için OP’lu hastalara önerilen klasik egzersizlerden degildir. Su içinde kemik üzerine binen yük potansiyeli genellikle, kemik kütlesini insa etmek ya da korumak için yetersiz sayilir. Ancak, su fizyolojik ve fiziksel özellikleri nedeniyle ideal bir egzersiz ortamidir. Hidrostatik basinç ve viskozite egzersiz boyunca sürtünme ya da direnç saglar. Böylece su, daha fazla fiziksel aktivite olanagi, kinestetik feedback ve güven duygusuyla beraber iskelette güçlenmeye yol açar. Suda egzersiz yaparken yerçekimi gücünün eksikligine ragmen kemikte iyilesme olmasi bu sekilde açiklanabilir (10,11). Günümüzde sinirli sayidaki çalismadan elde edilen veriler, su içi egzersizlerin var olan kemik kütlesinin devami veya yapilanmasi için yeterli uyari sagladigi yönündedir. Su içi egzersiz programina katilan postmenopozal kadinlarda kemik yogunlugunda idame ya da artis egilimi saptanirken, kontrol gruplarinda azalma saptanmistir (12,13). Tolomio ve ark.’nin çalismasinda postmenopozal düsük kemik mineral yogunlugu olan hastalara, yük bindiren ve yük bindirmeyen (su içi egzersiz) kombine egzersiz uygulanmis ve bunlar egzersiz yapmayan kontrol grubu ile karsilastirilmistir. DXA ölçümü (femur boynu T skoru) egzersiz uygulanan grupta istatistiksel olarak anlamli artis göstermistir. Ayrica tedavi sonrasinda kontrol grubunda falangeal ultrasonografi ile ölçülen kemik kalitesinde azalma tespit edilmis, egzersiz grubunda ise saptanmamistir (14). Benzer sekilde Ay ve ark. hem akuatik hem yük bindirici egzersizlerin kalkaneal BUA (Broadband Ultrasound Attenuation)’da artis sagladigini belirtmislerdir (11). Ayni yazarlarin bir diger çalismasinda sedanter postmenopozal kadinlarda akuatik egzersizlerin kemik üzerinde anabolik etki sagladigi görülmüstür (15). OP’lu hastalarda düsme ve buna bagli kirik gelisimi, yüksek mortalite ve morbidite riski yaninda ekonomik yük nedeniyle önemli bir problemdir. Düsmenin önlenmesi için egitim, çevre düzenlenmesi, davranissal modifikasyon ile denge ve kas gücünü gelistiren egzersizler gibi multidisipliner yaklasim gereklidir (16,17). Su ise, düsme korkusunu ve düsmeye bagli incinmeleri azaltan güvenli bir egzersiz ortami saglar. Bazi çalismalar düsme riskini azaltmak için özellikle dengenin iyilestirilmesi istendiginde su içi egzersizlerin de uygun oldugunu belirtmektedir. Arnold ve ark.’nin çalismasinda OP’lu hastalar su içi egzersiz, kara egzersizi ve egzersiz yapmayan grup olarak siniflandirilmistir. Su içi egzersiz grubunda kara egzersiz grubuna göre, geriye tandem (topugun diger ayagin parmaklarina degdirilmesi) yürüyüs sekli ile ölçülen dengede istatistiksel olarak anlamli düzelme saptanmistir (18). Ayrica su içi egzersizlerin denge üzerine etkileri basamak testi ile degerlendirilmis ve kontrol grubuna göre su içi egzersiz grubunda anlamli iyilesme saptanmistir (19,20). OP’a bagli kiriklarin baska bir sonucu da yasam kalitesini olumsuz etkilemesidir (16). Su içi egzersizlerin bir avantaji da yasam kalitesi üzerinde pozitif etki göstermesidir. Su içi egzersizlerin yasam kalitesi üzerine etkisini Kisa Form-36 (SF36) ile degerlendiren bir çalismada, tedavi programi sonrasinda su içi egzersiz grubunda ölçegin tüm alt gruplarinda (20); baska bir çalismada ise fiziksel fonksiyon, canlilik, sosyal fonksiyon ve mental saglik alt ölçeklerinde iyilesme (19) saglamistir. Degerlendirme parametresi olarak OP yasam kalitesi sorgulamasinin (OP QOL) kullanildigi bir baska arastirmada ise su içi egzersiz grubunda egzersiz yapmayan kontrol grubuna göre fark saptanmamistir (18). Su içi egzersizler ayrica depresyon (20), psikolojik iyilik hali (21), esneklik, kardiyovasküler dayaniklilik ve fiziksel fonksiyonel kapasite üzerinde olumlu etki göstermistir (14,15,16,17,18,19,20,21).

Sonuç

OP için önerilen yük bindirici egzersizler hastada agri ve rahatsizlik yaratabilir. Bu nedenle su ideal bir egzersiz ortami saglamaktadir. Düsme ve buna bagli incinme riskini azaltan, agirliksizlik etkisi ile eklemlere binen yükü azaltip eklem hareket açikligini ve esnekligini arttiran, postural ve denge reaksiyonlarini uyaran, su direnci ile güçlendirme saglayan su içi egzersizler; düsme korkusu, denge bozukluklari, agri ya da motivasyon eksikligi gibi nedenlerle kara egzersizlerini yapmakta zorlanan OP’lu hastalar için uygun seçenektir. Su içi egzersizler bu grup hastada kemik yogunlugunda idame ya da artis egilimi saglamakta, dengeyi iyilestirerek düsme riskini azaltmakta ve yasam kalitesi üzerinde olumlu etki yapmaktadir.