Postmenopozal Osteoporozda Vertebral Kırıkların Yaşam Kalitesine Etkisi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
P: 0-0
Aralık 2011

Postmenopozal Osteoporozda Vertebral Kırıkların Yaşam Kalitesine Etkisi

Turk J Osteoporos 2011;17(3):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Bu çalışmanın amacı postmenopozal osteoporozda vertebral kırıkların yaşam kalitesi üzerine etkisini araştırmaktı.

Gereç ve Yöntem:

Çalışmaya 158 postmenopozal kadın hasta alındı. Lomber omurga ve proksimal femurdan dual enerji X-ray absorbsiyometri (DEXA) yöntemi kullanılarak kemik mineral yoğunluk (KMY) ölçümleri yapıldı. Vertebral kırık değerlendirilmesi için dorsal ve lomber lateral grafiler çekildi. Tüm vertebralarda ön, orta ve arka yükseklikler ölçülerek komşu vertebraya göre %20 yükseklik kaybı gösteren vertebralar kırık olarak adlandırıldı. Yaşam kalitesi Avrupa Osteoporoz Kurumu Yaşam Kalitesi Anketi (QUALEFFO) kullanılarak değerlendirildi. Hastalar KMY ve vertebral kırık durumlarına göre osteopeni, vertebral kırığı bulunmayan osteoporoz ve vertebral kırığı bulunan osteoporoz olmak üzere 3 gruba ayrıldı.

Bulgular:

Vertebral kırığı olan grubun yaş ve menopoz süreleri diğer gruplardan anlamlı düzeyde yüksekti (p<0,01). Lomber omurga, femur boyun ve total t skorları osteoporoz grubunda ve vertebral kırığı olan osteoporoz grubunda osteopeni grubundan daha düşüktü (p<0,01). Yaşam kalitesi değerlendirmesinde vertebral kırığı olan grubun fiziksel fonksiyon, genel sağlık değerlendirmesi, mental fonksiyon ve toplam QUALEFFO değerleri osteopeni grubundan, genel sağlık değerlendirmesi ve toplam QUALEFFO değerleri vertebral kırığı bulunmayan osteoporoz grubundan anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05).

Sonuç:

Bu çalışmada vertebral kırığı bulunan osteoporotik kadınların yaşam kalitesinin vertebral kırığı olmayan osteoporotik ve osteopenik kadınlardan anlamlı düzeyde düşük olduğu bulundu. Osteoporotik ve osteopenik gruplar arasında ise anlamlı fark yoktu. Postmenopozal osteoporotik kadınlarda KMY’daki değişimlerden daha çok vertebral kırıklar yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. (Türk Osteoporoz Dergisi 2011;17:81-4)

Giriş

Osteoporoz kemik kütlesinde azalma ve kemik mikromimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır (1). Osteoporoz yaşlı popülasyonda sık görülmekte olup fonksiyonel durum ve yaşam kalitesinde sorunlara neden olan önemli bir halk sağlığı problemidir. Kemik kırıkları osteoporozun en önemli komplikasyonudur ve en çok vertebra, kalça ve elbileğinde görülür (2). Yaşlı nüfusun artması ile birlikte osteoporoz ve osteoporoza bağlı kemik kırıklarının görülme sıklığı artmaktadır. 75 yaşüzeri kadınlarda %30’dan fazla, 85 yaşüzerinde kadınların ise %50’sinde nontravmatik vertebral kırık oluştuğu bildirilmiştir (3). Vertebral kırıklar kronik ağrı ve fonksiyonel kısıtlılık ile ilişkili olup, zamanla meydana gelen yeni kırıklar ile birlikte özürlülükte artmaktadır (4,5,6). Kronik ağrı, boy kısalması gibi fiziksel değişiklikler, günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlanma neticesi görülen özgüvende azalma ve depresyon gibi ruhsal fonksiyon bozukluklarıda bu hastalarda görülmektedir (7,8). Tüm bu bulgular yaşam kalitesi üzerine önemli etkiler gösterirler. Bu nedenle yaşam kalitesi ölçümleri bu hastaların değerlendirmesinde ve takibinde önemli bir rol oynamaktadır.
Yaşam kalitesi ve sağlık durumunun değerlendirilmesi için kullanılan değişik anketler mevcuttur. Bu anketler genel ve hastalığa özgü olarak iki gruba ayrılır. Genel anketler genel sağlık durumu ve yaşam kalitesi değerlendirmesi için çeşitli hastalıklara uygulanabilir iken, hastalığa özgü anketler sadece o hastalık grubunda kullanılır (9). Osteoporozda yaşam kalitesi ölçümü için kullanılan değişik anketler mevcut olup Avrupa Osteoporoz Kurumu Yaşam Kalitesi Anketi (Quality of Life Questionnarie of the European Foundation of Osteoporosis, QUALEFFO) (10) bunlardan biridir. Yapılan bir geçerlilik çalışmasında yeniden test edilebilme ve tutarlılığının iyi olduğu bulunmuş, vertebra kırığı olan hastalar ile kontrol grubu arasındaki farkı ayırt edebildiği saptanmıştır (11). Türkçe formunun adaptasyonu yapılmış, geçerliliği ve güvenirliği kanıtlanmıştır (12).
Bu çalışmada vertebral kırığı olan osteoporotik, vertebral kırığı olmayan osteoporotik ve osteopenik kadınların QUALEFFO anketi kullanılarak ölçülen yaşam kaliteleri karşılaştırılarak, postmenopozal osteoporozda vertebral kırıkların yaşam kalitesine olan etkisinin araştırılması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem

Çalışmaya osteoporoz polikliniğine başvuran, en az 1 yıldır postmenopozal dönemde bulunan, doğal yollarla menopoza girmiş, kemik mineral yoğunluğu (KMY) ölçüm değerlerine göre osteoporotik ve osteopenik olan 158 ardışık hasta dahil edildi. Tiroid, paratiroid, hepatik, renal hastalığı, enflamatuar eklem rahatsızlığı olanlar, osteoporoz dışında metabolik kemik hastalığı bulunanlar, kanser hastaları, kemik metabolizmasını etkileyen ilaç kullanımı olanlar, travmatik vertebra kırığı olanlar çalışmaya alınmadı.
Hastaların demografik özellikleri kaydedildi. Hafif ağırlıkta giysili olarak ve ayaklar çıplakken boy ve beden ağırlığıölçümleri yapıldı. Kg. cinsinden beden ağırlığının metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle beden kütle indeksi (BKİ) hesaplandı. KMY ölçümleri lomber omurga (L1-L4) ve proksimal femur bölgelerinden dual enerji X-ray absorbsiyometri (DEXA, Hologic QDR 4500, Hologic, Waltham, MA, USA) kullanılarak elde edildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre (13), ölçüm yapılan bölgelerden (lomber omurga ve femur) en az bir tanesinde t skorları -2.5 standart sapmadan düşük olanlar osteoporotik, -1 ve -2.5 standart sapma arasında olanlar osteopenik ve -1’den büyük olanlar normal olarak değerlendirildi. Torakal ve lomber bölge vertebraları standart yöntemler kullanılarak çekilen lateral grafiler ile değerlendirildi. Komşu vertebraya göre ön, orta ve arka yükseklik ölçümlerinin birinde %20 azalma gösteren vertebra kırık olarak tanımlandı. Postmenopozal dönemde bulunan kadınlar, KMY ölçümleri t değerlerine ve vertebral kırık durumuna göre osteopenik, osteoporotik ve vertebral kırığı bulunan osteoporotik olmak üzere 3 gruba ayrıldı.
Yaşam kalitesi değerlendirmesinde spesifik bir anket olan QUALEFFO kullanıldı. Bu anket ağrı, fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon, genel sağlık değerlendirmesi ve mental fonksiyon olmak üzere 5 alt başlık altında toplam 41 sorudan meydana gelmektedir. Alt ölçeklere ait soruların puanlarının toplanması ve bu toplamın 100’lük skalaya dönüştürülmesi ile her bir alt ölçeğin puanı belirlendi. Toplam QUALEFFO puanı ise bütün soruların puanının toplanması ve bu toplamın 100’lük skalaya dönüştürülmesi ile elde edildi (12). Her bir alt ölçek ve toplam için 0 en iyi ve 100 en kötü durumu göstermektedir.

İstatistik

Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (ortalama, standart sapma) yanı sıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Tukey HSD testi kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Kruskal Wallis testi ve post hoc karşılaştırmalarında ise Mann Whitney U testi kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.

Sonuçlar

Çalışmaya yaşları 48 ile 78 arasında değişen (ortalama 60,20±7,15 yıl) 158 kadın hasta dahil edildi. Gruplar arasında yaş, menopoz süresi ve KMY değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktaydı (p<0,01) (Tablo 1). Vertebral kırığı bulunan osteoporotik kadınların yaş ve menopoz süreleri diğer gruptakilerden anlamlışekilde yüksekti. Lomber omurga ve femur bölgesi t değerleri osteoporotik kadınlarda osteopeni grubuna göre daha düşüktü (p<0,01). Vertebral kırığı olan ve olmayan osteoporotik kadınların t değerlerinde ise anlamlı farklılık yoktu (p>0,05).
Gruplar arasında QUALEFFO anketi sonuçları karşılaştırıldığında ağrı ve sosyal fonksiyon alt gruplarında farklılık istatistiksel olarak anlamlı seviyede değildi (p>0,05). Fiziksel fonksiyon, genel sağlık değerlendirmesi, mental fonksiyon ve toplam QUALEFFO değerlerinde ise anlamlı farklılık mevcuttu (p>0,05). Vertebral kırığı olan ve olmayan osteoporotik kadınların fiziksel fonksiyon değerleri osteopenik kadınlardan yüksekti (p<0,05, p<0,01). Genel sağlık değerlendirmesinde vertebral kırığı olan osteoporotik kadınların değerleri diğer gruplardan daha yüksekti (p>0,05). Mental fonksiyon değerlerinde vertebral kırığı olan osteoporotik ve osteopenik grup arasında anlamlı fark bulundu (p<0,05). Toplam QUALEFFO sonucunda ise vertebral kırığı olan osteoporotik grubun değerleri osteoporotik ve osteopenik olan gruplardan anlamlı seviyede yüksek idi (p<0,05, P<0,01) (Tablo 2).

Tartışma

Bu çalışma vertebral kırıkların postmenopozal osteoporotik kadınlarda yaşam kalitesine olumsuz etki ettiklerini göstermektedir. Çalışma sonucunda osteopenik ve vertebral kırığı olmayan osteoporotik kadınlar arasında fiziksel fonksiyon dışında anlamlı fark olmaması, vertebral kırığı olan osteoporotik kadınlarda ise tüm QUALEFFO değerlerinin yüksek olması ve fiziksel fonksiyon, genel sağlık değerlendirmesi ve mental fonksiyon alt gruplarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunması postmenopozal dönemde yaşam kalitesinde vertebral kırıkların önemli bir yer tuttuğunu düşündürmektedir.
Çalışma sonuçları vertebral kırığı bulunan hastalarda yapılan, yaşam kalitesini araştıran çalışma sonuçlarını desteklemektedir. Vertebral kırık varlığının, sayısının ve şiddetinin düşük yaşam kalitesi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir (14,15). Oleksik ve arkadaşları (16) MORE çalışması kapsamında 7 Avrupa ülkesinden postmenopozal osteoporozu olan kadınların yaşam kalitesine vertebral kırıkların etkisini incelemişler, vertebral kırığı olanlarda yaşam kalitesinin daha düşük olduğunu bildirmişlerdir. Romagnoli ve arkadaşlarıda (17) sağlıklı postmenopozal kadınlarda yaptıklarıçalışmalarında osteopenik ve osteoporotik hastalar arasında yaşam kalitesi değerlerinde farklılık bulmamışlar, vertebral kırığı olan osteoporotik hastalarda ise olmayanlara göre yaşam kalitesinde bozulma tespit etmişlerdir.
Osteoporozdan kaynaklanan vertebral kırıklara bağlı akut ağrı hafif veya şiddetli olabilir ve genellikle 1 ay içinde azalır. Kronik ağrı ise daha çok kırığa bağlı yapısal değişiklikler ve postür değişimi neticesinde meydana gelir ve 3 yıl hatta daha uzun süre devam eder (6,7). Bu çalışmada vertebral kırığı olan ve olmayan osteoporozlu grup ve osteopenili grup arasında ağrı alt ölçeğinde anlamlı fark bulunmamış olup çalışmaya alınan hastaların başvuru sebeplerinin vertebral kırığa bağlışikayetlerden daha çok osteoporoz araştırılması amacıyla olması ve hastaların ağrı kesici kullanımının sorgulanmaması ağrı değerlendirmesini etkilemiş olabilir. Osteoporoz taraması amacıyla gelen postmenopozal kadınlarda yapılan benzer çalışmalarda da vertebral kırığı olanlarda olmayanlara göre yaşam kalitesinde bozulma bulunurken ağrı değerlendirmesinde anlamlı farklılık tespit edilmemiştir (17,18).
Çalışmamızda vertebral kırığı olan osteoporotik kadınlarda mental fonksiyon osteopenik olanlara göre düşük seviyelerde bulundu. Osteoporoz ile ruhsal sorunlar arasında ilişki olabileceği bildirilmiş, bu hastalarda düşme, kırık yaşama ve ilerde özürlülük korkusu olduğu saptanmıştır (19,20). Bizim hasta grubumuzda da geçirilen vertebral kırığın tekrarlayabileceği ve ilerde fonksiyonel yetersizlik olabileceği korkusu vertebral kırığı olanlarda mental fonksiyonda bozulmaya neden olmuş olabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada Sarıdoğan Eryavuz ve arkadaşları (21) QUALEFFO ve SF-36 kullanarak yaşam kalitesini araştırdıkları vertebral kırıklı osteoporotik kadınlarda günlük yaşam aktiviteleri ve genel ruh halinde değişiklikler olduğunu saptamışlardır.
Vertebral kırığı olmayan osteoporotik ve osteopenik hastalar arasında genel olarak yaşam kalitesinde farklılık olmamasına rağmen fiziksel fonksiyon düzeyi osteoporotik hastalarda daha düşük bulunmuştur. Tsauo ve arkadaşlarıda (22) benzer şekilde vertebral kırığı olmayan osteoporotik postmenopozal kadınlarda osteopenik olanlara göre fonksiyonel bozukluğun daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Vertebral kırık oluşumunda yaşönemli bir faktördür (23,24). Bizim çalışmamızda da vertebral kırığı olan grubunun daha ileri yaş grubunda olduğu gözlendi. Yaşlı osteoporotik kadınlara vertebral kırık ve buna bağlı yaşam kalitesinde bozulma açısından dikkat edilmelidir.
Çalışmaya alınan hastaların genel toplumdan değil osteoporoz araştırılması amacıyla polikliniğe başvuran hastalar arasından seçilmesi ve vertebral kırıklı hasta sayısının az olmasından dolayıçoklu kırık ve kırık lokalizasyonunun yaşam kalitesine etkisinin değerlendirilmemesi bu çalışmanın kısıtlılığı olarak sayılabilir.
Sonuç olarak bu çalışmada postmenopozal osteopenik ve osteoporotik kadınlar arasında yaşam kalitesi değerlendirmesinde anlamlı fark bulunmaz iken vertebral kırığı olan osteoporotik kadınların yaşam kalitesinde her iki gruba göre bozulma olduğu saptanmıştır. Bu sonuç postmenopozal osteoporotik kadınlarda KMY’daki değişimlerden daha çok vertebral kırıkların yaşam kalitesine olumsuz etki ettiğini düşündürmektedir.

References

2024 ©️ Galenos Publishing House