Postmenopozal Dönemde Kemik Mineral Dansitesi ile Trombosit Endeksleri Arasındaki İlişki
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Orijinal Araştırma
P: 115-119
Ağustos 2024

Postmenopozal Dönemde Kemik Mineral Dansitesi ile Trombosit Endeksleri Arasındaki İlişki

Turk J Osteoporos 2024;30(2):115-119
1. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Erzincan, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 17.11.2023
Kabul Tarihi: 25.12.2023
Online Tarih: 06.08.2024
Yayın Tarihi: 06.08.2024
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Öz

Amaç

Postmenopozal dönemde yaşam kalitesi üzerinde oldukça etkili olan osteoporozu değerlendirmek için kadınlarda kemik mineral yoğunluğu değerleri ile platelet indeksleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem

Çalışma retrospektif dizayn edilmiş olup Ocak 2021 ve Ocak 2023 tarihleri arasında kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine başvuran, takiplerinde kemik mineral dansitesi ölçümleri yapılmış, dahil edilme ve dışlanma kriterlerini karşılayan postmenopozal 316 hastanın verileri alınarak yapıldı. Veriler kemik mineral yoğunluk değerlerine göre normal, osteopeni ve osteoporoz olarak 3 grupta değerlendirildi. Hastaların aynı gün bakılmış hemogram sonuçlarında platelet indeksleri ile yaş, vücut kitle indeksi (VKİ) ve kemik mineral yoğunlukları karşılaştırıldı.

Bulgular

Gruplara ayrılarak incelendiğinde yaş verilerinin normal dağılıma uyduğu, osteoporoz grubunun yaş ortalaması 61,4; osteopeni grubunun 58,4 normal grubun 56,2 olarak bulundu. Kilonun normal dağılıma uyduğu ve osteoporoz grubunun ortalama kilo değeri 72,9 kg, osteopeni grubunun 74,09 ve normal grubun 79,4 olduğu görüldü. Gruplar karşılaştırıldığında yaş, platelet sayısı, platelet dağılım genişliği, ortalama platelet hacmi (MPV), platelet büyük hücre oranı ve trombositkriti değerleri arasında anlamlı bir fark görülmemekle birlikte VKİ açısından bakıldığında osteoporoz ve normal grup arasında anlamlı fark bulundu (p=0,027).

Sonuç

Literatürde platelet sayısı ve MPV ile osteoporoz arasında ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma olmasına rağmen bizim çalışmamızda platelet indeksleri ile bir ilişki bulunmadığı ve VKİ arttıkça osteoporoz riskinin azaldığı gösterilmiştir.

Giriş

Osteoporoz, kemik kırılganlık eğilimini artıran, kemik kütlesi gücü ve mimarisinde sistemik bir bozulma ile ortaya çıkan tıbbi ve sosyoekonomik bir durumdur. Yaş, cinsiyet, hayat tarzı, gündelik hareketlilik durumu, diyet, sigara, alkol tüketimi, vücut kitle indeksi, diyabet hastalığı, steroid kullanımı gibi etmenler osteoporoz gelişimini etkilemekle beraber yapılan çalışmalarda bu hastalığın gelişimine neden olduğuna da değinilmiştir (1). Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yaptığı bir çalışmaya göre kadınlar için osteoporoz, kemik mineral yoğunluğu (KMY) veya kemik mineral içeriği değerinin genç yetişkin referans aralık ortalamasının 2,5 standart sapma veya daha fazla altında olması durumunda teşhis edilebilir (2). Kemik gücünün azalması, KMY dışında kemik oluşumu ve erimesi (turnover), kemik geometrisi (kemiğin boyutu ve şekli) ve mikro mimari oranları gibi birçok faktörle ilişkilidir (3).

DSÖ’ye göre menopozdaki kemik dansitesi azalışı, osteoporoz ve kırık oranlarının artmasında önemli bir etkendir (4). Osteoporoz ve menopoz arasındaki ilişki iyi bilinmektedir. Menstrüasyonun doğal şekilde kesilmesi olarak tanımlanan menopoz, osteoporoz gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Menopoz sürecinde, kemik sağlığının korunmasında çok önemli bir rol oynayan östrojen seviyelerinde bir düşüş yaşanır (5). Menopoz döneminde östrojenin kesilmesi kemik erimesinde artışa ve kemik oluşumunda azalmaya yol açarak kemik yeniden şekillenmesinde olumsuz bir dengeye ve kemik kütlesi kaybının hızlanmasına neden olur (5, 6). Kemik rezorpsiyonu ve oluşumu arasındaki bu dengesizlik osteoporoz gelişimine katkıda bulunur (6).

Osteoporoz çeşitli yöntem ve kriterlerle teşhis edilir. Genellikle kullanılan yöntemlerden biri dual-enerji X-ışını absorpsiyometrisi gibi teknikler kullanılarak KMY’nin ölçülmesidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde menopoz sonrası kadınlarda ve yaşlı erkeklerde osteoporoz teşhisi için standart kriter, KMY testi ile lomber omurga, femur boynu veya total kalçada T-skorunun ≤-2,5 olmasıdır. Bu kriter National Bone Health Alliance Working Group (Ulusal Kemik Sağlığı Birliği Çalışma Grubu) tarafından tavsiye edilmektedir (7).

Hormonal değişikliklere ek olarak, enflamasyon da menopoz sırasında osteoporoz patogenezinde rol oynayabilir (5, 6). Enflamasyon, kemik rezorpsiyonu ve oluşumu arasındaki dengeyi bozarak kemik kaybının artmasına neden olabilir (5). Enflamatuvar süreç, sitokinler ve östrojen eksikliği de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden etkilenebilir (5, 6). Tümör nekroz faktör-alfa (TNF-α), interlökin 1 (IL-1), IL-6 gibi bazı sitokinlerin de osteoporoz patogenezindeki rolü bilinmektedir (8). Yapılan bazı çalışmalarda platelet (PLT) indeksi ile KMY arasında korelasyon gösterilmiştir (9-13). PLT aktivasyon kaskadında görev aldığı tespit edilmiş IL-6’nın kemik rezorpsiyon regülatörü olduğu bilinmekle beraber bu durumlar beraber göz önünde bulundurulduğunda PLT endeksleri [ortalama platelet hacmi (MPV), platelet dağılım genişliği (PDW), PLT] ile KMY arasında bir ilişki mevcudiyeti hakkında araştırma gereksinimi doğmaktadır. Çalışmamızda, postmenopozal kadınlarda trombosit endeksleri ile KMY ölçümleri arasındaki ilişki varlığını araştırmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Çalışma retrospektif dizayn edilerek Ocak 2021 ve Ocak 2023 tarihleri arasında kadın hastalıkları ve doğum kliniğine başvuran, postmenopozal takiplerinde kemik mineral dansitesi ölçümleri yapılmış, 50-85 yaş aralığında, osteoporoz nedeni ile herhangi bir ilaç kullanmayan, osteoporoza neden olabilecek herhangi bir sistemik hastalığı olmayan hastalar dahil edildi. Çalışma için Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 2023-18/5 sayılı onay alınmıştır (tarih: 19.10.2023).

Tüm hastaların lomber 1-4, femur boyun, femur total kemik mineral yoğunluk değerleri ile T-skorları, PLT, PDW, MPV değerleri kaydedildi. Tüm verilerine ulaşılabilen, dahil edilme ve dışlanma kriterlerini karşılayan 306 hasta çalışmaya alındı. KMY değerlerine göre T-skoru -1’den büyük olanlar normal, T-skoru -1 ile -2,5 arasında olanlar osteopeni ve T-skoru -2,5’ten küçük olanlar osteoporoz grubu olarak 3 grupta değerlendirildi. Hastaların aynı gün bakılmış olan hemogram sonuçlarında PLT endeksleri ile yaşları, VKİ’leri ve KMY’leri karşılaştırıldı.

İstatistiksel Analiz

İstatistiksel analiz ve oranlar için SPSS 21.0 programı kullanılarak, sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu için Kolmogorov-Smirnov testi kullanıldı. Normal dağılıma uygun değişkenlerin korelasyon varlığını belirlemek için Pearson korelasyon testleri, normal dağılım göstermeyen değişkenler için Spearman korelasyon testi kullanıldı. Kategorik değişkenler sayı (%), olarak ve aralarındaki farkların değerlendirilmesi ki-kare testi ile yapıldı. İstatistiksel olarak p<0,05 değeri anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışma gruplarındaki hastalar toplamda değerlendirildiğinde yaşları 50 ile 85 arasında değişmekte ve ortalaması 58,7±7,18 idi. Boyları 141 ile 175 cm arasında ortalaması 156,5±5, 7 cm ve VKİ’leri ortalaması 30,5 kg/cm2 idi. PLT değerleri 131.000/µL ile 445.000/µL arasında değişmekle birlikte ortalama 263.000±56.000/µL idi. MPV, trombositkriti (PCT), PDW ve P-LCR değerleri ortalamaları sırası ile 10,05 fL; %0,26; 11,45 fL ve 25,7 olarak bulundu.

Yaş, boy, VKİ, osteoporoz düzeyi, PLT sayısı (PS), MPV, PCT, PDW ve platelet büyük hücre oranı (P-LRC) değerleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacı ile Spearman korelasyon testi kullanıldığında; yaş ve boy arasında negatif yönde güçlü (r=-0,197) ve anlamlı (p<0,05) ilişki ve osteoporoz seviyesi arasında yine güçlü (r=0,212) ve anlamlı (p<0,05) ilişki bulunmuştur. Yani yaş arttıkça boyun azaldığı ve osteoporoz düzeyinin arttığı tespit edilmiştir. Boy ile osteoporoz arasında zayıf (r=-0,120) ve anlamlı (p<0,05) ilişki olduğu boy arttıkça osteoporozun azaldığı bulunmuştur. VKİ ile osteoporoz arasındaki ilişki incelendiğinde zayıf (r=-0,115) ve anlamlı ilişki olduğu VKİ arttıkça osteoporozun azaldığı bir kez daha gösterilmiştir. PCT ile osteoporoz şiddeti arasında zayıf ve negatif yönde (r=-0,123) ilişki bulunmuştur (Tablo 1).

T-skoru -1’den büyük olanlar normal, T-skoru -1 ile -2,5 arasında olanlar osteopeni ve T-skoru -2,5’ten küçük olanlar osteoporoz grubu olarak 3 grupta incelendiğinde; L1-4 T-skoruna göre 53 kişi osteoporoz, 224 kişi osteopeni ve 29 kişinin ise normal grupta yer aldığı görüldü. Aynı şekilde femur boynu T-skorlarına göre 19 kişi osteoporoz, 268 kişi osteopeni ve 19 kişi normal grupta yer alırken; hastaların toplam T-skorlarına göre bir gruplama yapıldığında; ostoporozu olmayan 38 kişi, osteopenisi olan 208 kişi ve osteoporozu olan 60 kişi olduğu görüldü.

Gruplara ayrılarak incelendiğinde yaş verilerinin normal dağılıma uyduğu osteoporoz grubunun yaş ortalaması 61,4; osteopeni grubunun yaş ortalaması 58,4 ve normal grubun yaş ortalaması 56,2 olarak bulundu. Kilo açısından incelendiğinde osteoporoz grubunun ortalama kilo değeri 72,9 kg, osteopeni grubunun 74,09 kg ve normal grubun ortalama kilo değerinin 79,4 kg olduğu görüldü. Boy açısından bakıldığında ortalamalarının sırası ile 155,07; 157,02 ve 156,68 cm olduğu görüldü. VKİ’lerinin osteoporoz grubu ortalama değeri 30,4 kg/m2, osteopeni grubunun 30,2 kg/m2 ve normal grubun ise 32,38 kg/m2 olduğu görüldü.

PS’lerin normal dağılım gösterdiği ve osteoporoz grubunun ortalama PLT değeri 254x103/µL, osteopeni grubunun 258x103/µL ve normal grubun 265x103/µL olduğu izlendi.

MPV değerinin normal dağılıma uymadığı osteoporoz grubunda 9,96 fL, osteopeni grubunda 10,05 fL ve normal grupta 10,2 fL olduğu görüldü.

PCT değerlerinin sırasıyla 0,24-0,26 ve PDW değerinin sırasıyla 11,2-11,4 ve 12,08 olduğu görüldü.

P-LRC değerinin osteoporoz grubunda ortalama değerinin 24,9, osteopeni grubunda 25,7 ve normal grubunda 27,14 olduğu görüldü.

Grupları karşılaştırmak için post-hoc analiz yapıldığında; sadece yaş açısından osteoporoz, osteopeni ve normal grup arasında anlamlı fark bulundu. Boy, kilo, VKİ, PS, PDW, MPV, P-LRC ve PCT değerleri arasında anlamlı bir fark görülmedi (p>0,016).

Tartışma

Kimble ve ark. (14) yapmış olduğu sıçanlarda cerrahi olarak menopoz yapılarak azalan megakaryosit sayıları ve osteoklast kativitesinin ve mast hücre sayılarının arttığını gösteren çalışmada osteoporozun kemik iliği hematopoez fonksiyonunu azalttığı savunulmuştur. Yine buna benzer olarak Kim ve ark. (15) çalışmasında postmenopozal dönemde kadınların trombosit sayısı ile kemik mineral dansitesi arasında pozitif ilişki olduğu gösterilmiştir. Ayrıca osteoporoz için yaş, ağırlık değerlerini bağımsız prognostik faktör olarak göstermişlerdir (15). Yakın tarihli araştırmalar, trombosit endeksleri ile KMY arasındaki ilişkinin ters yönde olduğunu göstermektedir (16, 17).

Bizim yapmış olduğumuz çalışmada ise osteoporoz, osteopeni, ve normal gruplarda hematopoezin azaldığına dair bir kanıt bulunamamıştır. PLT sayıları her üç grupta benzer bulunmakla birlikte yaş ve VKİ’leri açısından diğer çalışmalar ile benzer sonuçlar bulunmuştur.

Sürücü ve Gedik (18) tarafından yapılan bir çalışmada da, kendi çalışmamıza uygun olarak osteoporoz olan grupla osteoporoz olmayan grup arasında anlamlı bir fark olmadığı bulundu.

MPV ve PDW, rutin tam kan sayımından ulaşılabilen ve hematolojik değişiklikleri belirlemek için kullanılan kullanımı kolay yöntemler olarak görülebilir. Kemik mineralizasyonunu MPV ve PDW seviyeleri gösterebilir (19). Literatürde, osteoporoz ile MPV ve PDW arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az çalışma vardır ve bu çalışmalar çelişkili sonuçlar bildirmiştir. Diğer risk faktörleri kontrol altına alındığında, Li ve ark. (9) lomber (L2-4) ve femur boyun KMY ile MPV arasında negatif yönde anlamlı bir negatif ilişki olduğunu keşfettiler. Başka bir deyişle, postmenopozal osteoporozda MPV değerlerinin arttığını, MPV ile KMY arasında güçlü bir ilişki olduğunu ve MPV arttıkça KMY azaldığını ifade etmişlerdir. Yazarlar ayrıca yüksek MPV’nin düşük KMY için anlamlı bir faktör olduğunu da ifade etmiştir (9). Aksine Akbal ve ark. (10), osteoporozu olan hastalarda MPV ve PDW’nun önemli ölçüde düşük olduğunu ve PDW ile KMY arasında pozitif bir korelasyon olduğunu ancak MPV ile KMY arasında bir korelasyon olmadığını bulmuşlardır.

Yine yapılan bir çalışmada KMY değeri, kırmızı kan hücresi, hemoglobin ve PS’leri ile negatif korele iken, femur mineral dansite değeri beyaz kan hücresi, kırmızı kan hücresi, hemoglobin ve PS’leri ile negatif korele bulunmuştur (15). Yıldırım ve Bulut (13) yapmış olduğu çalışmada postmenopozal kadınlarda PLT ile KMY’nin ilişkisi araştırılmış ve zayıf da olsa MPV ile korele olduğu gösterilmiştir. Osteopeni ve osteoporozu olan postmenopozal kadınların kontrol grubuna göre daha yüksek MPV değerine sahip olduğu; yaş değişkeni kontrol altına alındığında MPV ile lomber, femur boyun ve femur total KMY arasında negatif yönde ve zayıf bir korelasyon olduğu gösterilmiştir. Ayrıca PDW ve PS ile KMY arasında anlamlı ilişki olmadığı gösterilmiştir (13). Trombosit şeklindeki değişiklikleri gösteren MPV ve PDW’deki artışlar, vasküler yataktaki tromboz artışı nedeniyle kemik beslenmesi bozulmasına ve sonuç olarak kemik kaybına yol açabileceği şeklinde yorumlanmıştır (9).

Bizim çalışmamızda ise bu çalışmaların aksine gruplar arasında anlamlı bir MPV farkı bulunmamaktaydı.

Turgay ve Avşar’ın (11) yapmış olduğu çalışmada ise önceki bahsedilen çalışmaların aksine, postmenopozal osteoporoz tespit edilen kadınlarda MPV ve PDW osteoporoz olmayan kadınlara göre daha yüksektir ve KMY değerleri ile bu trombosit endeksleri arasında ters yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Bizim çalışmamızda ise PS’de ve MPV’de her iki çalışmanın aksine negatif ve pozitif yönde ilişki bulunmamaktaydı.

Akbal ve ark. (10) tarafından 80 postmenopozal kadın, lomber (L1-4) ve femur toplam KMY değerlerine göre kontrol edilmiş, osteopeni ve osteoporoz gruplarına ayrılmış ve PLT endekslerini karşılaştırılmıştır. Çalışmanın neticesinde, bizim sonuçlarımızın aksine hem MPV hem de PDW arasında pozitif bir korelasyon olduğunu bildirmiştir.

Özellikle enflamatuvar durumlarda kilit rolleri olan IL-1, IL-6, TNF-a gibi sitokinlerin trombosit aktivasyonuna neden olabileceği vurgulanmıştır (20, 21).

Bununla birlikte, IL-1, IL-6, TNF-a ve IL-11 gibi sitokinlerin de osteoporoz oluşumunda belirgin bir etkisi olduğu düşünülmektedir (8). Trombosit aktivasyonuna neden olduğu bilinen IL-6’nın kemik rezorpsiyonunun güçlü bir düzenleyicisi olması, bilim insanlarını trombosit indeksleri ile KMY arasındaki bağı açıklamaya yöneltmiştir. Literatürde bu ilişkiyi ele alan ancak çelişkili sonuçlar bildiren kısıtlı miktarda kontrollü çalışma bulunmaktadır (9, 10). VKİ’deki her 1 birimlik değişilikliğin KMY’yi, fiziksel aktivite, fonksiyonel kapasite, kalsiyum alımı, sigara ve alkol alışkanlığı gibi değiştirilebilir diğer risk faktörlerinden daha fazla etkilediğini Asomaning ve ark. (22) tarafından yapılan bir çalışmada vurgulamışlardır.

Çalışmamızın retrospektif olması ve hasta sayısının az olması çalışmanın zayıf yönleri olarak sayılabilir. Daha büyük gruplarda yapıldığında daha anlamlı sonuçların bulunması olası görünebilir.

Sonuç

Literatürde PS ve MPV ile osteoporoz arasında ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma olmasına rağmen bizim çalışmamızda PLT indeksleri ile bir ilişki bulunmadığı ve VKİ arttıkça osteoporoz riskinin azaldığı bir kez daha gösterilmiştir.