Depresyon ve Osteoporoz
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
P: 0-0
Ağustos 2012

Depresyon ve Osteoporoz

Turk J Osteoporos 2012;18(2):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Düşük kemik mineral yoğunluğu (KMY) ve osteoporoz prevalansı artışı majör depresyon tanısı konan hastalarda, özellikle kadınlarda bildirilmektedir. İlk kez 1994’de osteoporoz ile depresyon bağlantısına dikkat çekilmiştir. Depresyon ile osteoporoz bağlantısı konusunda yapılmış araştırmalar ve özellikle kırık açısından değerlendirmede bulunan beş longitüdinal çalışma gözden geçirilmiştir. Depresyon ile osteoporoz ve kırık bağlantısı KMY değerlerinden bağımsız olarak değerlendirildiğinde, osteoporoz ve kırık açısından anlamlı bir klinik risk faktörü olarak araştırılması önerilebilir. (Türk Os­te­opo­roz Dergisi 2012;18:63-7)

Giriş

Düşük kemik mineral yoğunluğu (KMY) prevalansı artışı majör depresyon tanısı konan hastalarda, özellikle kadınlarda daha sık olmak üzere bildirilmektedir. 
Major depresyon yaygındır ve majör bir dizabilite nedenidir. Duygudurum değişikliği yanında depresyon morbidite ve mortalite artışı ile de bağlantılıdır.
Majör depresyonlu hastalarda medikal tedaviye kompliyansın düşük olması ve yaşam tarzı faktörleri dışında, endokrin, imun ve otonomik düzenleme bozukluğu da, özellikle 2-3. derecelerde medikal hastalıkların oluşumunda etken olabilir (1). 
Depresyon, düşük KMY ve kırık riski arasındaki bağlantı tam olarak bilinmemektedir. Bu bağlantıda sorumlu olan patofizyolojik yolakların ve diğer etkenlerin, bu arada kullanılan antidepresan ilaçların etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
Osteoporoz açısından depresyonun da risk faktörü olması düşünülebilir (2). Majör depresyonun erişkin Amerikan toplumunda prevalansı yaklaşık %16 olarak bildirilmektedir (3). Depresyon ile düşük KMY arasındaki bağlantı ilk kez 1994 yılında bildirilmiştir (4). Depresyon tanısı konan hastalarda kontrol grubuna göre %15 kadar daha düşük KMY saptanmıştır. Bu çalışmayı destekleyen çalışmaların yanında anlamlı olarak KMY’da fark bulunmayan çalışmalar da yapılmıştır (5). Doğal olarak bu konuda yapılan çalışmalarda kullanılan yöntemlerin çeşitliliği bulunan sonuçların karşılaştırılmasında ve yorumlanmasında güçlüklere neden olmaktadır. Gerek depresyon veya depresyon benzeri semptomların değerlendirilmesi, gerekse osteoporoz tanısında kullanılan densitometrik yöntemlerin farklı olması dikkati çekmektedir. 
Kesitsel çalışmalar, vaka kontrollü çalışmalar ve daha az sayıda longitüdinal olarak yürütülen çalışmalar bildirilmiştir (6). 
Retrospektif olarak yürütülen bir çalışmada 61 osteoporotik veya osteopenik postmenopozal kadında sırt ağrısı, depresyon düzeyleri ile yaşam tarzı değerlendirilmiştir. Beck Depresyon Ölçeğine göre hastaların, %30,8’inin depresif, %7,7’sinin ise ağır depresif olduğu görülmüştür. Osteoporotik ve osteopenik hastalarda depresyonun sık görülen bir klinik durum olup yaşam kalitesi üzerine de etkili olduğu, hastaların tedavi ve takiplerinde dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmıştır (7). 

Longitüdinal Çalismalar

İlk kez 1994 yılında depresyon ile düşük KMY bağlantısını bildiren Schweiger, aynı hasta grubunun uzun dönem takibini yaparak 2000 yılında sonuçlarını yayınladıkları prospektif bir çalışma gerçekleştirmişlerdir (8). İki yıllık takip sonunda depresyon tanısı konan erkek ve kadınlarda anlamlı olarak kemik yoğunluğunda kaybın devam ettiği gösterilmiştir. Bu sonuçları desteklemeyen prospektif çalışmalarda yöntem farklılıkları dikkat çekicidir.

Depresyon ve Kırık

Depresyon ve kırık bağlantısı KMY değerlerinden bağımsız olarak da değerlendirilmiştir ve kırık açısından anlamlı bir klinik risk faktörü olabileceği bildirilmiştir.
Depresyon ile kırık ilişkisini irdeleyen prospektif çalışmalar Tablo 1’de gösterilmiştir. Prospektif toplam 5 çalışmadan 4 tanesinde depresyon veya depresif semptomlar ile artmış kırık riski arasında anlamlı pozitif bir ilişki olduğu bildirilmiştir (9-12). Bir longitüdinal çalışmada ise depresyon ile kırık riski arasında anlamlı bir ilişki gösterilememiştir (13). 
Kırık oluşumunda genel olarak KMY, düşmenin şiddeti ve açısı önem taşıyan etkenler olarak bilinmektedir. Depresyonda hem KMY’nun azaldığını hem de düşme riskinin artığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır (14). 
Etki mekanizmaları ve etkileşimleri Şekil 1’de gösterilmektedir.

Fizyoloji

Osteoporoz oluşumunda bilinen üç patofizyolojik süreç etkilidir. 1. Gençlikte erişilen doruk kemik kütlesinin yetersiz olması; 2. Kemik kütlesinin artmış rezorpsiyonu; menopoza bağlı olarak ve kemik metabolizmasını etkileyen bazı hastalıklar sonucu gelişen süreç; 3. Sürekliliği olan kemik döngüsü içerisinde yeni kemik yapımının yetersizliği. Her üç mekanizma sürekli olarak etkileşim halindedir ve yaşamın dönemlerine ve cinsiyete göre farklılık gösterir (6). 
Kemik yapım ve yıkım olaylarında rol oynayan değişik nöroendokrin hormonlar bulunmaktadır. Osteoklast aktivitesini ve buna bağlı olarak kemik yıkımını artıran maddeler enflamatuvar sitokinler, interlökin-6 (İL-6) ve İL-1, tümör nekroz faktörü-alfa (TNF- alfa), paratiroid hormon ve CRP’dir. Osteoblast aktivitesini ve böylece kemik formasyonunu inhibe eden leptin ve kortizol hormonları ise düşük KMY ile ilişkilidir. Kemik metabolizması üzerinde etkili olan birçok hormonun düzeyinin depresyonda değiştiği bilinmektedir. Örneklenirse hiperkortizolizm, hipofizer-pitüiter-adrenal aks aktivasyonunun bir sonucudur ve depresyon ile ilişkilidir (15). Kortizolün kemik metabolizması üzerine etkinliği gösterilmiştir (6). Depresyonda, İL-6 ve CRP gibi başka enflamasyon belirleyicilerinin düzeyi artmıştır. Bu proinflamatuvar belirleyicilerin düzeyinin artışı düşük KMY ile ilişkilidir (16,17). Sempatik sinir sistemi aktivitesi katekolamin sentezi ve tirozin hidroksilaz ile norepinefrin gibi hormonların düzeyi ile ölçülür ve bu düzeyler depresyonda artmaktadır. Bu hormonların artışı ile düşük KMY arasında bağlantı saptanmıştır (18). 
Depresyon kemik formasyonunda temel role sahip olan gonadal hormonlardan östrojen ve testosteron düzeyinin azalması ile bağlantılı bulunmuştur (19). İnsülinin kemik kütlesini koruduğu ve yüksek insülin düzeyinin depresif duygu durumu ile bağlantılı olduğu bildirilmiştir (6). 
Depresyon, kemik yıkımını artıran kortizol gibi hormonlar ile diğer yandan kemik yapımı üzerine etkiyi artıran insülin gibi hormonların etkisini uyarır. Depresyonun kemik döngüsü üzerine etkisini irdeleyen çalışmalarda bu kemik döngüsü belirleyicilerinin artış gösterdiği bulunmuştur. Depresyonlu olgularda plazma kortizol ve çapraz-bağların düzeyinin yüksekliğinin yanında osteokalsin düzeyinde düşüklük saptanmıştır (20). 
Majör depresyon bugün halen osteoporoz için risk faktörü olarak kabul edilmemektedir. Depresyonun düşük KMY’na neden olabilmesi biyolojik olarak birkaç mekanizmaya bağlı olarak olasıdır (21). 
Farklı endokrin mekanizmalar kemik kaybını açıklayabilir. Bunlar arsında hiperkortizolemi ve hiperadrenerjik durum sayılabilir. İmün sistemdeki değişiklikler de, interlökin 6 (İL-6) artışına -en etkili kemik rezorpsiyonu faktörlerinden biridir- ve kemik kaybına katkıda bulunabilir (21). Deneysel bir çalışmada, kronik stresin sempatik sinir sistemi aktivasyonu yoluyla kemik kaybını başlatabileceği ve bu sürecin antidepresanlar tarafından kısmen önlenebileceği gösterilmiştir (22). 

Davranışlar

Depresyon, KMY üzerine etkili olabilecek fizyolojik sonuçları bulunan bazı olumsuz davranışlara neden olabilir. Sigara kullanımı ve alkol tüketiminde artış, fiziksel aktivitede azalma bunlar arasındadır. Sigara içmenin östrojen aktivitesini baskıladığı ve barsaktan kalsiyum emilimin inhibe ettiği bildirilmektedir (23). 
Alkolun aşırı tüketimi kemik hücre proliferasyonunu ve işlevininin azlması ile bağlantılıdır (24). Fiziksel aktivitenin yeni kemik yapımı ve dolayısıyla KMY artışı üzerine etkisi birçok çalışmada incelenmiştir. Depresyonda sıklıkla alkol tüketiminin artması veya yorgunluk ile fiziksel aktivitenin azalması davranışları ile karşılaşılmaktadır. 
Yemek alışkanlıklarında artma veya azalma şeklinde değişiklikler de saptanabilir. Obezitenin adipöz dokuda östrojen yapımı veya yüklenme etkileriyle KMY koruyucu etkisi olabilirse de, diğer yandan hipofizer-pitüiter-adrenal aks ve sempatik sinir sistemi işleyişlerindeki hiperaktivite nedeniyle kemik kaybı ortaya çıkabilir (14). 
SSRİ grubu antidepresan ilaçların ve trisklik antidepresanların iskelet üzerine doğrudan negatif bir etkisi gözlemlenmiştir. 
İlaçların fiziksel aktivite düzeyi üzerine etkisi deneysel bir çalışmada değerlendirilmiştir. İlaçların iskelet sistemi üzerine etkilerinin inaktiviteden bağımsız olarak ortaya çıktığı bildirilmiştir (25). 
Ek olarak, son yıllarda obezitenin D vitamini yetersizliği için önemli bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir (26 ). 

Sonuç

Düşük KMY yaşlı popülasyonda yaygındır ve gelecek yıllarda toplum piramidinin ileri yaşlara doğru kayma göstermesi ile birlikte osteopeni ve osteoporoz prevalansının da artacağı beklenmektedir. Düşük KMY’nun tüm kırık tipleri ile ilişkisi irdelenmiştir. Bu nedenle de modifiye edilebilen risk faktörlerinin tanınması kırıkların önlenebilmesi ve toplum sağlığı açısından büyük bir öneme sahiptir.
Depresyon, özellikle majör depresyon yaygın bir psikyatrik hastalıktır ve farmakolojik veya bilişsel-davranışsal yöntemlerle tedavi edilmektedir. Depresyon ile düşük KMY arasındaki ilişki değişik çalışmalarda gösterilmiştir. Depresyon bunun dışında artmış kırık riski ile de ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle depresyonun değişik, fizyolojik ve davranışsal yollarla hem düşük bir KMY değerine hem de kırıklara neden olabileceği düşünülmektedir. Değerlendirmede bu etkilerin yanında antidepresan ilaç kullanımı da göz önünde bulundurulmalıdır. Depresyon ile kırık riski bağlantısını aydınlatmak ve olası koruma ve tedavi yöntemlerini geliştirmek için bu konuda yoğunlaşacak araştırmalara gereksinim bulunmaktadır.

Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Ülkü Akarırmak, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Tel.: +90 212 414 31 10 Gsm: +90 536 733 17 03 E-posta: [email protected] Geliş Tarihi/Received: 24.09.12 
Kabul Tarihi/Accepted: 01.10.12

Birlikte Bulunan Hastalıklar

Antidepresan İlaç Kullanımı ve KMY

Kırıklar ve Antidepresan İlaçlar

Premenopozal Kadınlarda Düşük KMY ve Osteoporoz

References

2024 ©️ Galenos Publishing House