BULGULAR
Çalismaya alinan 130 hastanin 53 tanesi premenopozal grupta, 20 tanesi perimenopozal, 57 tanesi postmenopozal gruptaydi. Menopoza girmis olgularin yas ortalamasi 51,2; perimenopoz grubunun 49,3; premenopoz grubunun 44,4 idi.Her üç grubun yas, vücut agirligi ve boy ölçümlerinin DEXA degerleri ve hormon profiline etkisi incelendiginde anlamli bir farklilik saptanmadi. DEXA incelemesindeki T skor degerlerine göre postmenopozal grupta 20, perimenopozal grupta 5, premenopozal grupta 11 olguda osteopeni saptanirken; postmenopozal grubun 19 unda, perimenopozal grubun 7 inde, premenopozal grubun 5 inde osteoporoz mevcuttu (Tablo 1). Perimenopozal ve postmenopozal grubun E2, P, FSH, LH degerlerinde anlamli azalma gözlenirken; PTH ve tiroid hormon degerlerinde anlamli farklilik gözlenmedi. Postmenopozal ve perimenopozal grubun L2-4, L2, L3, L4, femur boynu, trochanter, Wards bölgelerinin T, femur boynu ve Wards bölgelerinin Z DEXA degerlerinde anlamli düsüklük saptandi (Tablo 2).
TARTISMA
Etiyopatogenezde pek çok faktörün etkili oldugu OP’da genetik faktörler önemli rol oynar. Bunun disinda östrojen eksikligi olusturan durumlar ve çesitli ilaçlarin kullanimi da OP olusumunda etkilidir. Bu etki hormon replasman tedavisi kullanimi ile ilgili olabilir. Hormon replasman tedavisi kullanan olgularin kemik kayip bölgelerinde bir farklilik gözlenmezken, kullanmayanlarda kemik kaybi omurgada yogun olarak saptanmistir. Morreria Kulak ve arkadaslarinin yaptigi bir arastirmada 55 yas altinda T skor degerleri –2 ve altinda olan 111 kadindan 63 tanesinde kemik kayip nedenleri; menopoz ya da premenopozal östrojen eksikligine bagli gelisen hormon yetersizligi, anoreksiya nervosa, kanser kemoterapisi gibi östrojen eksikligi olusturan durumlar, uzun süreli glikokortikoid kullanimi olarak belirlenmistir. 38 hastada ise neden belirlenememistir. Bu olgulardan 21’i premenopozal, 17’si perimenopozal gruptur. Omurga T skoru degeri premenopozal grupta –2,18±-1; perimenopozal grupta –2,51±-0,6 olarak bulunmustur. Premenopozal kadinlarin %42 sinde nontravmatik kiriklar, %71 inde pozitif aile hikayesi bildirilirken; perimenopozal kadinlarin %18 inde nontravmatik kiriklar, %47 sinde pozitif aile hikayesi bildirilmektedir. Osteoporozu olan ya da düsük kemik kitlesi olan pek çok genç kadinda östrojen eksikligi ya da sekonder baska bir neden mevcuttur ya da her ikisi birden olabilir. Premenopozal gruptaki güçlü ailesel OP hikayesi OP’da genetigin önemli rolü oldugunu göstermektedir (6). Bizim çalismamizda da postmenopozal ve perimenopozal grubun DEXA degerleri premenopozal grubunkilere oranla anlamli olarak düsük bulunmustur. DEXA degerlerindeki bu düsüklük E2 seviyesindeki azalma ile iliskili görünmektedir. Khan AA’nin yaptigi bir çalismada düsük KMY nun, östrojen eksikligi olan postmenopozal kadinlarda kirik için önemli bir risk faktörü oldugunun bildirildigi arastirmada doruk kemik kütlesi düsük ise premenopozal dönemde KMY düsüktür. Premenopozal kadinlardaki düsük KMY’nun önemli nedenlerinden biri menstrüel durumdur. Gonadal steroidlerin subklinik düsüklügü düsük KMY’na neden olur. Yasam tarzinin degistirilmesiyle premenopozal ve perimenopozal dönemdeki kadinlarda KMY artar (7). Menopoza giren saglikli 46 yas üstü 75 kadinin degerlendirildigi bir çalismada kemik kitlesi, kemik metabolizmasi belirleyicileri, pitüiter/gonadal hormonlar, vitamin D, PTH ve antropometrik parametrelerdeki degisiklikler incelenmistir. Ellidört premenopozal ve 21 östrojen replasmani yapilan kadinin 9,5 yil boyunca izlendigi çalismada menopozal dönemdeki kalça ve total vücut KMY kaybi östrojen azligi ve yasla ilgili bulunurken, östrojen eksikliginin yalniz omurga KMY ile iliskisi oldugu saptanmistir (8). Yaptigimiz çalismada DEXA degerlendirmesi ile tüm bölgelerde KMY degerlerinde azalma saptadik. Bu durum muhtemelen E2 seviyesinin azalmasiyla iliskili görünmektedir. Li ’nin kemigin yeniden yapilanmasindaki mekanik faktörleri inceledigi bir çalismada kas kontraksiyonu ve yerçekimi etkili olarak degerlendirilmistir. Erken menopozal kadinlarda östrojen yetersizligine bagli hizli kemik kaybi egzersizle yavaslayabilmektedir. Kirküç sedanter premenopozal kadinin %14 ünde lomber vertebra ve/veya femur boynunda kemik kütlesinde azalma (osteopeni) saptamislardir. Yag dokusunun miktarinin KMY’da önemli bir belirleyici olmadigini saptamislardir (9). Yaptigimiz çalismada premenopozal grubun %23 ünde osteopeni ve KMY’da vücut agirliginin bir etkisi gözlenmedi.Abrahamsen’in yaptigi bir arastirmada menopozdan sonra 0, 1, 2, 3, 4 ve 5. yillarda ölçümleri yapilmis 2016 kadindan 1422 si herhangi bir tedavi almamaktaydi. 5 yil içinde yapilan KMY ölçümlerinde omurgada düsüklük gözlenirken ön kol KMY’ da düsüklük saptamamislardir. Bu yüzden kalça ve omurga KMY degerlendirmesinde DEXA kullaniminin daha yararli oldugunu belirtmislerdir (10). Bizim çalismamizda da tekrarlayan DEXA degerleri yapilmamakla birlikte lomber alan ve kalça bölgesine ait DEXA degerlerinde anlamli azalma gözlendi. Sowers ve arkadaslari Afrikali Amerikan, beyaz irk, Japon ve Çinli, 42-52 yaslari arasindaki 2336 kadin degerlendirmis ve lomber omurga, femur boynu ve total kalça KMY degerlerini DEXA yöntemi ile ölçmüslerdir. Östrodiol, testosteron, SHBG (Seks Hormonu Baglayan Globulin), FSH degerleri bakilmistir. Total testosteron ve östrodiol degerleri Free Androgen Index (FAI) ve Free Estradiol Index (FEI) ile belirlenmistir. Serum log FSH konsantrasyonu ile KMY ters orantili olarak bulunmustur. Lomber omurga KMY degerleri FSH’nin her %25’lik degeri için %0,5 azalir. Serum östrodiol, total testosteron (T), FAI ve FEI ile KMY arasinda anlamli iliski saptanmamistir (11). Yaptigimiz çalismada postmenopozal ve perimenopozal grubun FSH degerlerinde azalma gözledik. Muhtemelen bu durum hasta seçiminin rastgele örnekleme ile yapilmasindan kaynaklanmaktadir.Premenopozal kadinlarin 2 yil süreyle menstrüel durum, plazma E2 ve FSH düzeyleri, kemik markerlari ve KMY degerleri açisindan izlendigi bir baska çalismada Gambacciani ve arkadaslari amenoreik grupta anlamli degisiklik saptamamislardir. Ayni yastaki oligomenoreik kadinlarda ise FSH düzeyi yüksek iken E2 düzeyi düsük olarak saptanmistir. Bu grupta radial KMY degeri de düsük bulunmustur. Premenopozal dönemde over fonksiyonlarinda meydana gelen bozulmalar KMY’daki azalmadan sorumlu olabilir (12). Steinberg KK ve arkadaslari en son 12 ay önce menstruasyonu olan ve daha önceki sikluslari düzenli olan 292 saglikli beyaz kadinin E2, T, DHEA-S, SHBG, serbest E2, serbest T ve albumin düzeylerini ölçmüstür. FSH düzeyi 12U/L’den düsük olgular premenopozal, üstünde olanlar perimenopozal olarak ayrilmistir. L2-4, kalça ve el bilegi KMY DEXA yöntemi ile ölçülmüstür. Yas ile KMY korele bulunmazken, perimenopozal grupta anlamli olarak L2-4 ile femur boynunda KMY düsük bulunmustur. Vücut agirligi ile KMY güçlü olarak pozitif korelasyon gösterirken, logFT, FE2 pozitif korelasyon göstermektedir (13).
SONUÇ
Bizim çalismamizda perimenopozal, postmenopozal dönemdeki DEXA degerleri premenopozal dönemdekilere oranla anlamli olarak düsük bulunmustur. Tekrarlayan ölçümler yapilmamakla birlikte DEXA degerlerindeki bu anlamli düsüklügün perimenopozal ve postmenopozal dönemdeki kadinlarda E2 düzeyinin düsüklügü ile iliskisi oldugu görünmektedir. Olgularin adet düzensizliklerinin baslamasina göre yapilan gruplandirmada hormon degerlerinde literatürle çelisen bazi noktalar mevcuttur. Bu durum muhtemelen hastalarin menstrüel siklusun hangi döneminde olduguna bakilmaksizin yapilan hormon profili incelemesi ile ilgili olabilir. Bu yüzden daha genis sayida ve siklus dönemlerine göre yapilacak bir degerlendirmeye ihtiyaç olabilir.