Giris
Kemik kiriklarina yol açmasi nedeniyle önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olan osteoporoz en sik görülen kemik hastaligidir ve kemik kitlesinin azalmasi ile beraber olan kemik mikromimari yapisinin bozulmasi seklinde tanimlanir (1). Etyolojik risk faktörlerinin ortadan kaldirilmasi için yapilacak girisimler, OP’un ve olumsuz sonuçlarinin önlenmesine katkida bulunabilir. Osteoporoz risk faktörleri esasen osteoporoz gelisme riski olan kisilerin belirlenmesi amaciyla kullanilmaktadir. Bu risk faktörlerine maruz kalan kisilerde belirli bir süre sonra osteoporoz gelisebilir (2). Ayrica bu risk faktörleri, yüksek risk grubunda olan kisilerin önceden taninmasi ve fraktür olusmadan önce koruyucu tedaviden yarar görebileceklerin saptanmasi için de kullanilabilir. Düsük kemik mineral yogunlugu (KMY) olusmasindaki risk faktörlerini genel olarak; yaslanma, genetik ve irksal faktörler, hormonal durum, beslenme sekli ve aliskanliklar, yasam stili, çesitli ilaçlar ve hastaliklar olarak siralayabiliriz (3). Yas ile birlikte kemik kitlesinde kirik riskine neden olan bir azalma meydana geldigi bilinmektedir. Bu risk, spongioz kemik yogunlugunda azalmaya neden olan postmenopozal östrojen eksikliginin oldugu kadinlarda daha yüksektir. Genetik, doruk kemik kitlesini belirleyen en önemli faktördür. Bu nedenle kisinin ailesinde OP veya OP ile iliskili kirik öyküsünün olmasi OP açisindan önemli bir risk olusturabilir. Aile çalismalarinda, osteoporotik kirigi olan annelerin kizlarinin düsük kemik yogunluguna sahip olduklari gösterilmistir (4,5). Diger bir risk faktörü de önceki kirik öyküsüdür. Çünkü kalça kirigi meydana gelen bireylerin yaklasik %20’si önceden en az bir kez kirik öyküsü vermektedir (6). Bazi ilaçlarin kullanimi OP açisindan risk olusturabilir. Bunlar içerisinde en iyi bilineni glukokortikoidlerdir. Steroidler kemik formasyonunu direkt olarak inhibe ederler. Kemigin yeniden yapilanma siklusunda aktif formasyon süresi kisalir. Osteoblastlarin sayi ve aktivitelerinde azalma olur (7,8). Kemik matriks yapimi azalir. Serum osteokalsin seviyesi doza bagli olarak ilk 24 saat içinde düser. Kemik alkalen fosfatazi da azalir (9). Sistemik steroidler kemik yikimini hem direkt hem indirekt yoldan etkilerler (10-12). Osteoklastlar direkt olarak aktive olur. Öte yandan barsak mukoza hücrelerine etkiyle kalsiyum emilimi azalir. Bu etki tedavi basladiktan sonra iki hafta içinde ortaya çikar. Böbreklerden tubuler reabsorbsiyonun inhibe olmasi ile kalsiyum ve fosfat atilimi artar. Böylece gelisen hipokalsemi, sekonder hiperparatiroidizme neden olur. Kemigin yeniden yapilanma hizi artar, ancak osteoblastlar baskilandigi için yetersiz kemik yapimi söz konusudur. Sonuçta kemik rezorbe olur. Bu etkiler doz ve süreye bagli olup yüksek doz ve uzun süreli uygulamada etki artar. Steroidler daha çok dönüsüm hizinin yüksek oldugu trabeküler kemigi etkiler. Yillik trabeküler kayip %25e kadar çikabilir. Aliskanliklar içinde yogun alkol ve sigara tüketiminin OP risk faktörü oldugu bilinmektedir. Alkol aliminin günlük 50 ml’den fazla olusu OP yönünden risk faktörüdür. Asiri miktarlarda alkol kullanimi ile; kemik hücre proliferasyonu ve dolayisiyla formasyonu, kemik hücrelerinin fonksiyonel aktiviteleri, trabeküler volüm, mineralizasyon, serum osteokalsin düzeyi azalir. Kronik alkoliklerde serum D vitamini düzeyleri düserken, PTH düzeyi artabilir. Sigara içenlerde serum östrojen düzeylerinin normal olmasina karsilik östradiol metabolizmasi bozulmustur. Sigara kullananlarda kullanmayanlara göre menopoz yasi 1-2 yil daha erken olarak saptanmistir. Kemik mineral yogunlugu (KMY) üzerine reprodüktif faktörlerin de etkisi büyüktür. Menstrüel düzensizlikler ve erken menopoz östrojen düzeylerinde azalmaya neden olarak OP riski olustururlar. Erken menopoz (45 yasin altinda), hizli kemik kaybina yol açar. KMY erken dönemde azalir, kirik riski artar. Bu çalismada; kisilerin OP açisindan risklerini degerlendirmek üzere olusturulmus olan OP risk testinin, KMY ile iliskisi, OP’u ve T skorlarini belirlemede sorularin önemliligi arastirildi.