GIRIS
Osteoporoza bagli kiriklarin ileri yaslarda önemli bir morbidite ve mortalite nedeni oldugu bilinmektedir. Tüm vertebral kiriklarin % 14’ü ve yine tüm kalça kiriklarinin % 25-30’u erkeklerde görülmektedir. Kalça kiriklarinin neden oldugu mortalite orani erkeklerde kadinlardan 2-3 kat daha fazladir (1-3). Bu nedenle günümüzde kadinlarda oldugu kadar erkeklerde de osteoporozun ve osteoporotik kiriklarin neden oldugu komplikasyonlarin önemi vurgulanmaktadir. Osteoporozlu hastalarda saglikla ilgili yasam kalitesinin degerlendirilmesi giderek artan bir önem kazanmaktadir (4). Osteoporotik kiriklar kas iskelet sistemini etkileyerek kronik agri, fonksiyonel yetersizlik ve yasam kalitesinde bozulmaya neden olabilir. Bu çalismanin amaci idiopatik osteoporozu olan erkek hastalarda vertebral kirik varligi ve yasam kalitesi arasindaki iliskinin arastirilmasidir.
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalismaya Dokuz Eylül Üniversitesi Tip Fakültesi Fiziksel Tip ve Rehabilitasyon Anabilim Dali Osteoporoz Poliklinigine basvuran ve idiopatik osteoporoz tanisi konan 60 yas ve üzerindeki 46 erkek hasta alindi. Sekonder osteoporoz nedenleri sorgulama, biokimyasal ve endokrin tetkiklerle dislandi. Yas, boy, kilo, ek problemler, kullanilan ilaçlar ve aliskanliklar sorgulandi. Daha önce osteoporoz tanisi olup olmadigi, osteoporoz tedavisi için ilaç kullanip kullanmadigi sorgulandi ve ayrintili kirik öyküsü alindi. Kemik mineral yogunlugu Dual Energy X-Ray Absorbtiometry yöntemi kullanilarak lomber bölge ve proksimal femurdan ölçüldü. Lomber bölge ve femur boynu kemik mineral yogunlugu degerleri genç eriskin degerlerle karsilastirildiginda en az bir bölgede T skoru degeri -2.5’in altinda olanlar çalismaya alindi. Tüm hastalarin iki yönlü dorsal ve lomber vertebra grafileri çekilerek T4-L5 arasindaki tüm vertebralarda ön, orta, arka yükseklikler ölçüldü. Vertebral kirik degerlendirilirken bir vertebranin üç yükseklik ölçümünden (ön,orta,arka)en az biri en yakin normal vertebranin yükseklik ölçümünden %20 azalmis ise bu kirik olarak kabul edildi (5). Yasam kalitesi Türk toplumu için adaptasyonu yapilmis, geçerliligi ve güvenilirligi kanitlanmis olan Quality of Life Questionnaire of the European Foundation For Osteoporosis (QUALEFFO) anketi kullanilarak degerlendirildi. Bu anket agri, fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon, genel saglik degerlendirmesi ve mental fonksiyon olmak üzere 5 alt gruptan olusmaktadir. Her bir alt grup ve total skor için 0 en iyi, 100 en kötü durumu göstermektedir (6). Istatistiksel analizler SPSS 11.0 for Windows’ programi ile yapildi ve analizlerde Mann Whitney U testi ve Pearson korelasyon analizi kullanildi.
SONUÇLAR
Çalismaya katilan 46 hastanin yas ortalamasi 68.78±6.1, ortalama vücut kitle indeksi 25.30±3.58 olarak saptandi. Hastalarin demografik verileri ve eslik eden hastaliklari Tablo 1’de görülmektedir. Olgularin %30.4’ünde (n=14) osteoporoz tanisi yeni konmustu. Diger olgular ise daha önce bu taniyi almis ve tedavi almakta idi. Kiriklarin bölgelere göre dagilimi tablo 2’de yer almaktadir. Verebra kirigi degerlendirilmesi yapildiginda 31 hastada en az bir vertebrada kirik saptandi. Kirigi olmayan hasta sayisi ise 15 bulundu. Vertebral kiriklarin dagilimi tablo 3’de yer almaktadir. Vertebra kirigi olan hastalarda ortalama kirik sayisi 2.87±1.85 idi. Vertebral kirigi olmayan grupta yalnizca bir el bilegi kirigi görülmüsken saptanan diger tüm kiriklar vertebral kirigi olan olgularda idi. Olgularin kemik mineral yogunlugu degerleri tablo 3’de görülmektedir. Yasam kalitesi ölçeginin alt gruplarindan fiziksel fonksiyon ve sosyal fonksiyon skorlari vertebral kirigi olan hastalarda (n= 31) kirigi olmayan hastalara (n=15) göre istatistiksel olarak anlamli düzeyde daha yüksek bulunurken (p<0.05), agri, genel saglik degerlendirmesi ve mental fonksiyon skorlari arasinda anlamli bir fark saptanmadi (tablo 4). Iki grup arasinda kemik mineral yogunluk degerleri açisindan fark bulunmadi. Vertebral kirik sayisi ile yasam kalitesi skorlari arasinda da herhangi bir korelasyon saptanmadi. Vertebral kiriklarin dagilimi tablo 5’de yer almaktadir.
TARTISMA
Osteoporotik kiriklar kas iskelet sistemini etkileyerek kronik agri, fonksiyonel yetersizlik ve yasam kalitesinde bozulmaya yol açabilir. Vertebral kiriklar morbidite, mortalite ve maliyet göz önüne alindiginda toplum sagligi açisindan kalça kiriklarindan daha az öneme sahip olmakla birlikte kisinin aktivitelerini engellediginden klinikte sik karsilasilan problemler arasindadir (3). Yasla birlikte her iki cinste de vertebral kirik görülme oraninin arttigi gösterilmistir (7). Bu çalismada erkek hastalarda vertebral kiriklarin yasam kalitesine etkisi arastirilmistir. Osteoporozu olan hastalarda yasam kalitesinin degerlendirilmesinde kullanilan hem jenerik ve hem de hastaliga spesifik çesitli ölçekler mevcuttur (Kisa Form 36, Saglik Degerlendirme Anketi, Nothingham Saglik Profili, Osteoporoz Degerlendirme Anketi, QUALEFFO,..) (4,5,6,7,8). Çalismamizda, vertebral kirigi olan hastalarin degerlendirilmesi için gelistirilmis hastaliga spesifik bir ölçek olmasi (9) ve Koçyigit ve arkadaslari tarafindan Türk toplumu için geçerlilik ve güvenilirliginin gösterilmis olmasi (6) nedeniyle QUALEFFO anketi tercih edilmistir. Çalismamizda subklinik vertebral kirigi olan hastalarda yasam kalitesi ölçeginin alt gruplarindan fiziksel fonksiyon ve sosyal fonksiyon skorlari, kirigi olmayan hastalara göre anlamli düzeyde daha yüksek bulundu. Fiziksel ve sosyal fonksiyonlardaki bu bozulma, vertebral kiriklar nedeniyle olusan mobilitede azalma, spinal deformite ve boyda kisalma gibi bulgularin hastalarin banyo yapma, yemek hazirlama, bahçe isleri yapma, merdiven inip çikma, arkadaslarini ziyaret etme ve sosyal aktivitelere katilmalarini zorlastirmasiyla açiklanabilir (10). Ancak agri, genel saglik degerlendirmesi ve mental fonksiyon skorlari arasinda anlamli bir fark saptanmamistir. Olgularimizin hiçbirinde yeni kirik olmamasi, agri skorlarinin vertebral kirikli grupta kötü olmamasini açiklayabilir. Kanada’da Huzurevinde yasayan 50 yas ve üzerindeki kadin ve erkek hastalarda yapilan bir çalismada da çalismamiza benzer sekilde subklinik vertebral kirigi olan kisilerde kirigi olmayanlara göre yasam kalitesi skorlari düsük bulunmustur. Subklinik vertebral kiriklarin yasam kalitesi üzerinde orta derecede olumsuz bir etki yaptigi ve bu açidan kadin ve erkekler arasinda bir fark olmadigi bildirilmistir (11). Ethgen ve arkadaslari tarafindan yapilan bir baska çalismada osteoporozu olan kisiler kontrol grubuna göre daha kötü yasam kalitesi skorlarina sahip bulunmus ve daha yüksek oranda saglik harcamalari yaptiklari görülmüstür (12).Avrupa’da yapilmis çok merkezli bir çalismada 50 yasin üzerindeki kadin ve erkeklerde radyografik vertebral kirik ve yasam kalitesi degerlendirilmis , yeni vertebral kirigi olanlarda yasam kalitesinin kirigi olmayanlara göre daha kötü oldugu bulunmustur. Yeni vertebral kirigin yasam kalitesi üzerindeki olumsuz etkisi daha önceden kirigi olanlarda daha belirgin bulunmustur (13). Çalismamizda hastalarimizin vertebral kirik sayilari ile yasam kalitesi skorlari arasinda bir korelasyon saptanmadi.Kemik mineral yogunlugu degerleri açisindan her iki grup arasinda fark saptanmadi. Olgularimizin bir kisminin osteoporoz tedavisi almis olmasi bu sonucu etkilemis olabilir. Ayrica çalismamizda kemik mineral yogunluk ölçümleri DEXA ile ön arka planda yapilmistir. Yapilan ölçümlerin lateral ölçümler olmamasi ve ileri yastaki erkek hastalarda mevcut dejeneratif degisimlerin kemik mineral yogunluk ölçümlerini etkilemesi kirikli ve kiriksiz olgulardaki bu sonuca neden olabilir. Ito ve arkadaslari da kantitatif kompüterize tomografi ile trabeküler kemigin degerlendirilmesi osteofiti olan ve olmayan hastalarda yasla iliskili kemik kaybinin saptanmasinda daha yararli bulunmustur (14). Kirik gelisimi açisindan kemik mineral yogunlugu yaninda kemik kalitesinin de önemi son zamanlarda vurgulanmaya baslamistir. Kemik kalitesi yapisal güç anlaminda kemigin materyal ve geometrik özelliklerini kapsar. Osteoporozda kirik, kemik gücü (kemik kütlesi, kemik kalitesi, kemik kantitesi, kemik geometrisi,yas) ve travma gibi birçok faktörle gelisir (15). Bu nedenle kemik mineral yogunlugu degerleri kirik açisindan tek risk faktörü degildir. Sonuç olarak osteoporoza bagli vertebral kiriklarin subklinik olduklarinda da hastada postür bozuklugu, günlük yasam aktivitelerinde ve sosyal hayatta kisitlilik olusturarak yasam kalitesini olumsuz yönde etkiledigi görülmüstür. Ancak Türk toplumu için genis hasta sayili ve çok merkezli çalismalara gerek oldugu düsüncesindeyiz. Osteoporozlu hastalarin izleminde vertebral grafilerin periyodik olarak çekilmesi, hastaya uygun rehabilitasyon programinin düzenlenmesi, günlük yasami kolaylastirici cihaz ve önlemlerle subklinik vertebral kiriklarin hasta üzerindeki olumsuz etkisinin önlenmesi ve klinik kirik olusumu için hastanin korunmasi tedavinin önemli bir parçasi olmalidir. Bu nedenle osteoporotik hastalarin tedavi ve takibi sirasinda yasam kalitesi ölçeklerinin kullaniminin gerekli oldugu düsüncesindeyiz.