Diğer

Kemik Kaybi Olan Yaslilarda Sekonder Hiperparatiroidizm ve Kemik Döngüsü - Orijinal Arastirma

  • Nurdan Peker
  • Demet Tekdös
  • Metin Erbil
  • Betül Kaya
  • Çaglayan Dere

Turk J Osteoporos 2006;12(4):-

ÖzetKemik kaybi ilerleyen yasla beraber sik görülen bir durumdur. Kan kalsiyum düzeyini ayarlayan parathormon (PTH), kalsitonin ve D vitamini metabolitleri gibi sistemik hormonlarin iskelet üzerine çesitli etkileri vardir. Bu çalismanin amaci kemik kaybi olan yaslilarda sekonder hiperparatiroidizm (HPTH) sikliginin ve kemik döngüsü hizinin arastirilmasi idi. Çalisma grubu 65 yas ve üzerindeki, kemik kaybi olan 55 kisiden (9 erkek, 46 kadin) olusuyordu. Kemik yogunlugu dual enerji x-isini absorpsiyometri (DXA) ile PA lomber vertebra (L1-4) ve sag proksimal femur bölgelerinden yapildi. Her iki bölgeden birinde T skorlari Serum PTH düzeyleri ve lomber vertebra ve proksimal femur KMY degerleri arasinda bir iliski yoktu. Serum PTH düzeyleri ile alkalen fosfataz düzeyleri arasinda anlamli pozitif iliski bulunuyordu.Sonuç olarak kemik kaybi olan yasli kisilerde sekonder HPTH ve artmis kemik döngüsü sik görülmektedir. Bu grupta yeterli kalsiyum ve D vitamini aliminin saglanmasi önemlidir. (Osteoporoz Dünyasindan 2006; 12: 70-3)Anahtar kelimeler: Parathormon, kemik döngüsü, dual enerji x-isini absorpsiyometri, osteokalsin, C-telopeptit tip 1 kollajenSummaryBone loss is common in the elderly. Parathyroid hormone (PTH), which regulates serum calcium levels,calcitonin and vitamin D metabolites have various effects on skeletal system. The aim of this study was to assess secondary hyperparathyroidism (HPTH) and bone turnover in elderly with bone loss.Fifty-five patients (9 men,46 women) older than 65 years with bone loss were included  in the study. Bone mineral density was measured by dual energy x-ray absorptiomety (DXA) at L1-4 vertebrae and proximal femur regions. Patients with T scores There was no correlation between serum PTH levels and lumbar vertebrae and proximal femur BMD values. Serum PTH and alkaline phosphatase  levels showed a significant positive correlation.In conclusion secondary HPTH and increased bone turnover is common elderly with bone loss. Adequate calcium and vitamin D intake is important the older people. (Osteoporoz Dünyasindan 2006; 12: 70-3)Key words: Parathormone, bone turnover,  dual energy x ray absorbsiometry, osteocalcin, C-telopeptide type 1 collagen

Giris

Toplumda sik görülen bir durum olan osteoporozun patogenezinde, kalsiyum metabolizmasinin düzenlenmesinde rol oynayan hormonlarin önemli bir rolü vardir. Parathormon (PTH), kalsitriol ve daha az olarak da kalsitonin kemigin yeniden yapilanmasinda etkili olur (1). Parathormon (PTH), kalsitonin ve D vitamini metabolitleri kemigin yeniden yapilanmasinda etkilidir (1). Parathormonun kemikler üzerinde hem anabolizan hem de katabolizan etkileri vardir (2). 20. yüzyilin baslangicindan hemen önce baslayan PTH ile ilgili ilk arastirmalari takiben, hormonun asiri saliniminin kemik kaybiyla iliskisi incelenmistir (3). Günümüzde D vitamininin bagirsaktan kalsiyum emilimini düzenledigi, düsük serum kalsiyum düzeyi olan kisilerde PTH saliniminin uyarildigi bilinmektedir. Yerlesmis vertebral osteoporozu olan 421 postmenopozal kadinda yapilan bir çalismada D vitamini eksikligi orani %39, bu kisilerde sekonder hiperparatiroidizm (HPTH) görülme orani ise yaklasik 1/3 olarak bildirilmistir (4). D vitamini eksikligi ve buna bagli olarak gelisen sekonder HPTH kemik döngüsünde artisa ve kemik kaybina neden olmaktadir(4). Ancak olmasi gereken ideal serum D vitamini düzeyi kesin olarak bilinmemektedir (5). Bu çalismada lomber vertebra veya proksimal femur bölgesinde kemik kaybi olan yaslilarda sekonder hiperparatiroidizm oraninin ve bu kisilerdeki kemik döngüsü hizinin arastirilmasi amaçlanmistir


Materyal ve Metod

Çalismamiza 30.08.2005-27.02.2006 tarihleri arasinda poliklinigimize basvuran ve kemik kaybi olan 65 yas ve üzerindeki 55 kisi ( 9 erkek, 46 kadin) alindi. Çalismaya katilanlarin tümü evde yasayan ve günlük yasam aktivitelerini kendileri yapabilen yaslilardi. Daha önce osteoporoz tanisi konmus olanlar, karaciger, böbrek veya bagirsak hastaligi olanlar, kemik metabolizmasini etkileyen ilaç kullananlar çalisma disi birakildi. Hastalarin tamaminda lomber vertebra (L1-4) veya proksimal femur bölgesinde (femur boyun veya total femur), Dünya Saglik Örgütünün osteopeni ve osteoporoz tanimina göre T skorlari <-1.5 idi. Kemik yogunlugu DXA (Lunar model Dpx, Lunar corp, Madison, WI) ile ölçüldü. Hergün 20 dakika süre ile düzenli yürüyüs yapma, yaz aylarinda 1 aydan fazla güneslenme, düsme ve geçirilmis kirik öyküsü sorgulandi. Kanda kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz seviyeleri ve diger rutin biyokimyasal incelemeler yapildi. Serum osteokalsin (OC) ve C- terminal telopeptit tip 1 kollajen (CTX) düzeyleri mikro ELISA yöntemi ile ayni laboratuvarda ölçüldü. Kan örnekleri sabah aç karnina saat 8.00-9.00 arasinda alindi. PTH düzeyi ölçümü radioimmunoassay yöntemiyle yapildi. Hastalarda kirik öyküsü sorgulandi. Vertebra kiriklari, lateral torakal ve lomber grafiler ile arastirildi. Bu çalisma hastane etik kurulu tarafindan onaylanmistir.Istatistik analiz için SPSS 11.5 programi kullanildi. Tanimlayici analizlerde Pearson korelasyon testi ve student t testi kullanildi. P<.05 istatistiksel olarak anlamli kabul edildi.


Bulgular

Hastalara ait klinik özellikler Tablo 1de gösterilmistir. Çalisma grubumuzun yaklasik 2/3’ünde hiperparatiroidizm (>50 ng/L) vardi. HPTH olan grupta serum PTH düzeyi 94.43 ± 33.5 ng/L, PTH normal olan grupta ise 34.16 ± 13.9 ng/L idi.HPTH olan ve olmayan gruplardaki L1-4, femur boyun ve total femur kemik mineral yogunlugu (KMY) degerleri ve T skorlari Tablo 2de özetlenmistir. HPTH olan grupta, PTH normal olan gruba göre femur boyun T skorlari ve total femur KMY degerleri anlamli olarak düsüktü (p=0.05, p=0.03). Çalisma gruplarina ait serum kalsiyum, fosfor, alkalen fosfataz, OC ve CTX degerleri Tablo 3de gösterilmistir. Serum kalsiyum, fosfor ve ALP düzeyleri normal sinirlar içindeydi. HPTH olan grupta hastalarin %46.2sinde artmis kemik yikimi (CTX>0.75 ng/ml), %56.4ünde artmis kemik yapimi (OC> 20 ng/ml) vardi. PTH normal olan gruptaki kemik yikimi artisi %43.7, kemik yapimi artisi ise %50 idi (Tablo 4).Çalismamizda serum PTH düzeyleri ile lomber bölge ve proksimal femur KMY degerleri arasinda iliski bulunamamistir. PTH ile OC ve CTX arasinda anlamli bir iliski yoktu. Buna karsilik serum PTH düzeyi ile ALP arasinda anlamli bir pozitif iliski saptanmistir.Femur boyun KMY degerleri ile serum CTX arasinda negatif bir iliski bulunuyordu (r=0.321, p=0.017). L1-4 KMY degerleri ile kemik döngüsü göstergeleri arasinda bir iliski yoktu.PTH ile vertebra, geçirilmis periferal kirik ve düsme sikligi arasinda iliski yoktu.Düzenli yürüyüs yapan kisilerde serum PTH düzeyleri, yürüyüs yapmayanlara göre anlamli olarak düsük bulundu (p=0.02). Yürüyüs yapan yaslilarda femur boyun KMY degerleri, yürümeyenlere göre daha yüksekti (p=0.04). Düzenli yürüyüsün serum OC, CTX, kalsiyum, fosfor ve ALP düzeyleri ile iliskisi bulunamadi.Yilda 1 aydan fazla güneslenen kisilerde total femur KMY degerleri, güneslenmeyenlere göre daha yüksekti (p=0.04). Güneslenmenin serum PTH, kemik döngüsü belirteçleri, kalsiyum, fosfor ve ALP üzerine etkisi bulunamamistir.


Tartisma

Bu çalsmanin sonuçlari, kemik kaybi olan yaslilarda sekonder HPTH prevalansinin yüksek oldugunu (%69.1) göstermistir. Daha önce yapilan bir çalismada yasli evlerinde yasayan, düsük gelirli 64 yas ve üzerindeki kisilerde sekonder HPTH görülme sikligi %30.2 olarak bildirilmistir (6). Bizim çalisma grubumuzdaki osteopeni ve osteoporozu olan yaslilardaki HPTH orani daha yüksek bulunmustur. Sahota ve ark. evde yasayan, aktif durumdaki yaslilarda, D vitamini eksikliginin sik görüldügünü, ancak bunlarin hepsinde sekonder HPTH gelismedigini bildirmislerdir (4). D vitamini eksikliginin sekonder HPTHye yol açtigi, serum 25OHD seviyesi düsük olan kisilerde PTH konsantrasyonunun yaklasik %30 kadar yükseldigi bildirilmistir (7). Serum 25OHD düzeyi düsük olan yaslilarin yaklasik %30-50sinde sekonder HPTH görülmektedir (4,5,6,7,8). Ülkemizde yapilan bir çalismada osteoporozu olan 60 yas civarindaki kisilerde D vitamini eksikliginin ve yetersizliginin yaklasik %57.8 oraninda görüldügü bildirilmistir (9).Çalismamizin ilgi çekici sonuçlarindan biri de HPTH olan grupta, PTH normal olan gruba göre total femur KMY degerleri ile femur boyun T skorlarinin düsük olmasiydi. Bu durum sekonder HPTH ile birlikte kemik kaybi olan yasli kisilerde artmis kalça kirigi riskine isaret etmektedir. Sakuma ve ark.nin yaptigi çalismada yerlesmis osteoporozu olmayan 70 yasin üzerinde kalça kirigi geçiren hastalardaki serum 25OHD düzeyleri kontrollere göre düsük, intakt PTH düzeyi ise yüksek bulunmustur (10).Çalisma gruplarimizin her ikisinde de kemik yapim ve yikim göstergelerinde artis saptanmistir. EPIDOS çalismasinda da yasli kadinlarda kemik yapim ve yikim göstergeleri saglikli premenopozal kadinlardan daha yüksek bulunmustur (11). Garnero ve ark.nin çalismasinda yasli kadinlarda menopozdan sonra geçen süre uzadikça kemik döngüsü hizinin kemik kitlesinin göstergesi olarak önem kazandigini bildirilmistir (12).Çalismamizda serum PTH düzeyleri ile lomber bölge ve femur KMY degerleri ve kemik döngüsü göstergeleri arasinda bir iliski bulunmamistir. PTH ile ALP arasinda pozitif iliski saptanmistir. Yasli kadinlarda serum D vitamini seviyesinin azalmasina bagli olarak sekonder HPTH gelisimi sebebiyle kemik döngüsünün hizlandigi bildirilmistir (12).Çalisma sonuçlarimiz femur boyun KMY degerleri ile kemik yikim göstergesi arasinda negatif bir iliski oldugunu göstermistir. Önceki bir çalismada kalça kirigi geçirmis olan kadinlarda üriner CTX düzeyinin yüksek bulunmasi bizim sonuçlarimizi desteklemektedir (11). Sonuçlarimiza göre serum PTH düzeyi ile düsme ve kirik arasinda bir iliski olmadigi gösterilmistir.Çalismamizda düzenli yürüyüs yapan kisilerde serum PTH düzeyleri düzenli olarak yürüyüs yapmayanlara göre daha düsük olarak belirlenmistir. Yürüyenlerde femur boyun KMY degerleri de yürümeyenlere göre daha yüksek bulunmustur. Palombaro tarafindan yapilan bir meta-analizde 50 yas ve üzerindeki kadin ve erkeklerde yürümenin tek basina tüm iskelet bölgelerinde kemik kaybini önlemedigi, ancak lomber bölge kemik yogunlugu üzerine olumlu etkisi oldugu bildirilmistir (13). Kohrt ve ark.nin 60-74 yaslari arasindaki 39 kadin hastada yaptigi bir çalismada bir gruba 11 ay süreli yer tepkimesi kuvvet egzersizleri (yürüme, jogging gibi), diger gruba eklem tepkimesi kuvvet egzersizleri (agirlik kaldirma gibi) verilerek, kontrol grubu ile karsilastirilmis ve sonuçta her iki egzersiz grubunda da kemik yogunlugunda artma oldugu, femur boyun kemik yogunlugunun yürüme gibi yer tepkime kuvvet egzersizlerine cevap verdigi bildirilmistir (14). Çalisma sonuçlarimiz yaz aylarinda güneslenen kisilerde total femur KMY degerlerinin güneslenmeyenlere göre daha yüksek oldugunu göstermistir. Melin ve ark.nin yaptigi çalismada yaz aylarinda hergün düzenli olarak günes isinina maruz kalmanin kan kalsiyum dengesine olumlu etkisi bildirilmistir (15).Sonuç olarak 65 yas ve üzerindeki osteopenik ve osteoporotik kisilerde PTH ve kemik yapim ve yikim göstergelerinin yüksek olmasi kemik kaybi ile sekonder HPTH arasindaki iliskinin önemini göstermistir. HPTH olan grupta total femur KMY degerlerinin düsük olmasi bu kisilerde artmis kalça kirigi riskine dikkat çekmektedir. Düzenli yapilan yürüyüsün femur boyun KMY degerlerine, güneslenmenin de total femur KMY degerlerine olumlu etkisi görülmüstür. Yaslilarda düzenli egzersiz ile beraber yeterli kalsiyum ve D vitamini aliminin saglanmasi kemik kaybinin önlenmesi açisindan yararli olacaktir.