Giris
Postmenopozal osteoporoz (OP) ve OP’ye bagli olarak gelisen kiriklar kadin sagligi açisindan önemli bir problem olusturmaktadir. OP açisindan risk tasiyan kadinlarin belirlenerek kemik kaybina karsi önlemlerin alinmasi etkili bir girisimdir. Günümüzde kemik kaybinin belirlenmesinde en güvenilir yöntem dual enerji x-isinli absorpsiyometridir (DXA). Kemik döngüsü belirleyicileri menopoz döneminde hizli kemik kaybeden kadinlarin bulunmasina yardimci olur. Özellikle kemik yogunlugu ölçümü ile riskin belirlenemedigi durumlarda kemik döngüsü göstergelerinin degerlendirilmesi yararli olabilir (1).Kadinlarda kemik kaybi premenopozal dönemde baslayip postmenopozal dönemde devam eder (2,3). Perimenopozal geçis döneminde kadinlarda yasa bagli kemik kaybi gelisir. Bu dönemde serum gonadotropin konsantrasyonu ve kemik rezorpsiyonunda göreceli bir artis oldugu düsünülmektedir (4). Menopozal geçis dönemindeki 2311 kadinda yapilan bir çalismada spinal ve kalçadaki kemik kaybi baslangiçtaki FSH düzeyleri ve FSH degisiklikleri ile iliskili bulunmasina karsilik estradiol ve androjen ile iliski bulunmamistir (5).Premenopozal, perimenopozal ve postmenopozal kadinlarda kemik döngüsü göstergeleri ile kemik mineral yogunlugu (KMY) arasindaki iliskiyi arastirmak amaciyla yapilan çesitli çalismalarda farkli sonuçlar bulunmustur. Kemik döngüsü göstergelerinin perimenopozal kadinlarda kemik kaybinin belirlenmesinde yararli oldugu, ancak genç premenopozal kadinlarda ve postmenopozal kadinlarda daha az deger tasidigi, bu sebeple kemik döngüsü belirleyicilerinin menopoza geçis döneminde olan kadinlarda kemik kaybinin belirlenmesinde kullanilmasinin yararli olabilecegi bildirilmistir (6). Rogers ve ark. tarafindan postmenopozal kadinlarda yapilan bir çalismada spinal kemik kaybi ile biyokimyasal kemik döngüsü göstergeleri arasinda kuvvetli bir iliski oldugu ileri sürülmüstür (7). Bu çalismanin amaci perimenopozal ve erken postmenopozal dönemdeki saglikli kadinlarda kemik döngüsü ile kemik yogunlugu arasindaki iliskinin arastirilmasidir.
Gereç ve Yöntem
Çalismaya hastanemiz poliklinigine kemik yogunlugu ölçümü için basvuran 42 gönüllü kadin alinmistir. Katilimcilarin 16’si perimenopozal, 26’si ise erken postmenopozal dönemde oldugu saptanmistir. Perimenopoz kirkli yaslardaki kadinlarda ortaya çikan ve klinik olarak menstrüel siklus düzensizlikleri ile karakterize bir durum olarak tanimlanabilir (8). Son adeti takip eden 5 yil erken postmenopozal dönem olarak bilinir (9).Böbrek, karaciger hastaligi olanlar, kemik metabolizmasini ilgilendiren hastaligi olanlar, hipertiroidisi veya hiperparatiroidisi olanlar, daha önce osteoporoz tanisi konmus kisiler ya da kemik metabolizmasi ile ilgili ilaç veya hormon replasman tedavisi alanlar çalismaya alinmamistir. Çalismaya alinan hastalarin menars yasi, menstrüel siklus düzeni, menopoz durumu sorgulanmistir. Çalismaya katilan tüm kadinlara rutin biyokimya testleri yapilmistir. Kemik yogunlugu ölçümü DXA (Lunar model Dpx pro, Lunar corp, Madison, WI) ile L2-L4 vertebra ve proksimal femur bölgelerinden yapilmistir. Lomber vertebra ve proksimal femur kemik mineral yogunlugu (KMY) degerleri ile T skorlari kaydedilmistir.Kemik döngüsü için serumda osteokalsin (OC) ve tip 1 kollajen çapraz bagli C telopeptit (CTX) düzeyleri bakilmistir. Kemik döngüsü göstergeleri için kan örnekleri sabah aç karnina saat 09:00’dan önce alinmistir. Incelemede mikro ELISA yöntemi kullanilmistir. Laboratuvar referans degerleri OC için ≤20 mg/dl, CTX için ≤0,75 mg/dl’dir.Bu çalisma hastane etik kurulu tarafindan onaylanmistir. Istatiksel analiz SPSS 15.0 versiyonu ile yapilmistir. Tanimlayici analiz testleri, Pearson korelasyon ve student-t testleri uygulanmistir. p<0,05 istatiksel olarak anlamli kabul edilmistir.
Bulgular
Çalismaya katilan kadinlarin ortalama yasi 48±4 yil, vücut kitle indeksi (VKI) 27,87±4,26 kg/m2, menars yasi 13,06±1,17 yil, gebelik sayisi ortalama 3,5±1,8 olarak hesaplanmistir. Postmenopozal dönemdeki kadinlarin ortalama menopoz süresi 3,23±1,9 yil, menopoz yasi 45±9 yil idi. Hastalarin serum kalsiyum (Ca), fosfor (P), alkalen fosfataz (ALP), OC ve CTX düzeyleri Tablo 1’de gösterilmistir. Katilimcilarin %21,6’unda (9 kisi) CTX, %36,3’ünde (15 kisi) OC degerlerinin yüksek oldugu saptanmistir. Çalisma grubundaki kadinlarin L2-L4 vertebra ve proksimal femur KMY degerleri ile T skorlari Tablo 2’de gösterilmistir. Gruptaki osteoporoz ve osteopeni oranlarinin sirasiyla %11,9 ve %40,4 oldugu belirlenmistir. Lomber bölge ve kalça KMY ve T skorlari ile CTX ve OC arasinda anlamli bir iliski bulunmamistir. ALP ile femur boyun KMY arasinda anlamli negatif korelasyon saptanmistir (3). Perimenopozal ve erken postmenopozal gruplar arasinda lomber bölge ve kalça KMY degerleri ve T skorlari açisindan istatistiksel olarak anlamli bir fark saptanmamistir (5). Gruplar içi karsilastirmalarda kemik döngüsü, KMY, T skorlari ile menopoz süresi, menopoz yasi ve VKI arasinda iliski bulunmamistir. VKI ile femur boyun ve femur total KMY degerleri arasinda istatistiksel olarak anlamli pozitif korelasyon bulunmustur (3).
Tartisma
Menopozal geçis döneminde olan veya postmenopozal kadinlarda kemik yogunlugu ile kemik döngüsü iliskisini arastirmak amaciyla çesitli çalismalar yapilmistir. Yas, menopoz durumu ve kemik kaybi açisindan farkli özelliklere sahip olan kadinlarda yapilan bu çalismalarin bir kisminda kemik yogunlugu ile kemik döngüsü arasinda anlamli negatif iliski oldugu bildirilirken, bazilarinda iliski bulunmamistir (4,5,6). Bu çalismada perimenopozal ve erken postmenopozal saglikli kadinlarda kemik döngüsü göstergeleri ile lomber bölge ve proksimal femur kemik yogunlugu arasinda bir iliski bulunmamistir. Ancak serum ALP düzeyi ile femur boyun KMY arasinda anlamli bir negatif iliski gösterilmistir. Kozaci ve ark. tarafindan 64 postmenopozal kadinda yapilan bir çalismada lomber bölge ve proksimal femur KMY degerleri ile serum OC, CTX, idrar deoksipridinolin (dpd) düzeyleri arasinda bir iliski bulunmamistir (11). Gürer ve ark. tarafindan 23 premenopozal ve osteopeni veya OP’si olan 67 postmenopozal kadinda yapilan bir çalismada lomber bölge ve femur KMY degerleri ile ALP, OC, CTX ve tartarata dirençli asit fosfataz (TRAP) arasinda anlamli bir iliski olmadigi bildirilmistir (13). OP’si olan ve olmayan 48 postmenopozal kadinda yapilan bir baska çalismada lomber bölge ve kalça kemik yogunlugu ile deoksipridinolin/kreatinin arasinda belirgin bir iliski bulunmamistir (12). Prezelj ve ark. tarafindan 43 saglikli perimenopozal ve postmenopozal kadinda yapilan çalismada spinal ve femur boyun KMY degerleri ile kemige özgü ALP, OC ve CTX arasinda orta kuvvette negatif bir iliski gösterilmistir. Ayni çalismada osteoprotogerin (OPG) ile sadece femur boyun kemik yogunlugu arasinda orta derecede bir iliski bulunmus, katepsin K ile KMY arasinda iliski olmadigi bildirilmistir (14). Iki ve ark. 15-79 yas arasindaki 1283 premenopozal, perimenopozal ve postmenopozal kadinda yaptiklari çalismanin sonucunda, erken postmenopozal dönemdeki kadinlarda kemik döngüsü düzeyleri ile distal radiusdaki kemik kaybi arasinda iliski oldugunu ileri sürmüslerdir. Ayni çalismada OC ve CTX de dahil olmak üzere kemik döngüsü belirleyicilerinin (OC, kemige özgü ALP, CTX, serbest dpd, total dpd) 45 yasin üzerindeki kadinlarda hizla arttigi ve es zamanli olarak da kemik yogunlugunda azalma oldugu bildirilmistir (6).Premenopozal, perimenopozal ve postmenopozal dönemde olan 281 kadinda yapilan bir çalismada lomber bölge ve kalça kemik yogunlugu ile idrar NTX, serum kemige özgü ALP, OC ve FSH düzeyleri arasinda iliski bulunmustur (4). Daha önce menopoz süresi ortalama 14 yil olan 32 postmenopozal kadinda yapilan bir çalismada OP’si olanlarda OC ve CTX düzeyleri ile lomber bölge ve proksimal femur KMY degerleri arasinda anlamli bir negatif iliski gösterilmistir (15).Marcus ve ark. tarafindan hormon replasman tedavisi veya plasebo alan 239 postmenopozal kadinda yapilan longitudinal bir çalismada 8 ayri kemik döngüsü belirleyicisinin kemik yogunlugu ile iliskisi arastirilmis ve sonuçta sadece NTX ve OC’nin 1 yillik spinal KMY degisiklikleri ile belirgin bir iliski gösterdigi bildirilmistir. Ayni çalismada kemik göstergeleri ile kalça KMY degisiklikleri arasinda bir iliski bulunmamis olup, kemik döngüsü belirleyicilerinin kemik ölçümünün yerini tutamayacagi, KMY degisikliklerinin gösterilmesinde çok yararli olmadiklari belirtilmistir (10). Kemik yogunlugu ile kemik döngüsü belirleyicileri arasindaki iliskiyi arastiran çesitli çalismalardaki farkli sonuçlarin biyolojik göstergelerin varyasyonuna bagli olabilecegi düsünülmektedir. Degisik rezorpsiyon göstergelerinin artmis kemik döngüsünü gösterme yeteneklerinin oldukça farklilik gösterebilecegi, bu sebeple de kemik yapim ve yikim göstergelerinin birlikte kullanilmasinin kemik kaybinin belirlenmesinde daha yararli olacagi bildirilmistir (4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16). Çalismamizin önemli bir sonucu da gruptaki kadinlarin yarisindan fazlasinda lomber bölgede veya kalçada osteopeni veya OP bulunmasidir. Perimenopozal ve erken postmenopozal gruplar arasinda kemik yogunlugu ve kemik döngüsü açisindan anlamli bir fark bulunmamistir. Kadinlarda perimenopozal geçis döneminde östrojen düzeyleri normal olmasina ragmen genç premenopozal kadinlara göre KMY degerleri daha düsüktür (17). Kemik kaybinin serum seks hormonlarindaki azalmadan önce baslamasi östrojen eksikliginden baska faktörlerin de bu durumda etkili oldugunu düsündürmektedir. Perimenopozal dönemdeki kemik kaybi ve artmis kemik döngüsü premenopozal düsük kemik yogunlugu olan kadinlarda daha önemlidir (4).Çalismamiza alinan kadinlarin yaklasik 2/5’inde OC ve/veya CTX düzeyleri yüksek bulunmustur. Postmenopozal kemik kaybinin belirlenmesinde bir kemik yikim ve kemik yapim göstergesinin beraberce bakilmasinin degerli olabilecegi bildirilmistir (4). Kozaci ve ark.nin çalismasinda OC ve CTX arasinda güçlü bir iliski bulunmustur (11).Bu çalismada VKI ile kalça kemik yogunlugu arasinda istatistiksel olarak anlamli pozitif iliski bulunmustur. Türkiye’de 849 saglikli kadinda yapilan bir çalismada VKI ile lomber bölge ve proksimal femur KMY degerleri arasinda anlamli bir iliski oldugu ileri sürülmüstür (18).Sonuç olarak bu çalismaya alinan perimenopozal ve erken postmenopozal kadinlarda kemik yogunlugu ile kemik döngüsü arasinda anlamli bir iliski bulunmamistir. Grubumuzun yaklasik yarisinda görülen osteopeni veya OP ile 2/5’indeki artmis kemik döngüsü kadinlarda menopoza geçis döneminde baslayip daha sonra da devam eden önemli bir problemi isaret etmektedir. DXA, OP açisindan risk tasiyan kadinlarda kemik kaybinin belirlenmesinde en güvenilir yöntemdir. Kemik yapim ve yikim göstergeleri ise biyolojik varyasyonlari sebebiyle birlikte kullanildiginda daha degerli olup bu konuda yapilacak uzun süreli çalismalara gereksinim vardir.