GIRIS
Osteoporoz her iki cinste de görülebilen metabolik bir kemik hastaligidir. Ancak kadinlarda ve erkeklerde farkli özellikleri ön plandadir. Erkek osteoporozu %50-70 oraninda çesitli nedenlere sekonderdir. Kadin osteoporozu ise çogunlukla primerdir. Osteoporoza bagli kalça kiriklari erkeklerde daha fazla mortaliteye sebep olmaktadir (1). Gaber ve arkadaslarinin distal ekstremitede düsük travmaya bagli kirigi olan 55 yasin üzerindeki erkeklerde yaptigi arastirmada osteoporoz orani %32.4’dür. Hastalarin %16.2’sinde düsük testosteron düzeyi bulunmustur (2). Idiyopatik, mikst primer ve sekonder osteoporozu olan erkeklerde serum seks hormonu baglayici globulin (SHBG) seviyeleri yüksektir. Yüksek SHBG düzeyleri serbest testosterondaki degisiklikleri yansitabilmektedir (3).Kemik mineral yogunlugu (KMY) ölçümü erkek osteoporozu tanisinda önemlidir. Legrand ve arkadaslarinin çalismasinda vertebra fraktürü olan orta yasli erkeklerde, yas ve KMY arasinda kuvvetli bir iliski görülmüstür (4).Erkeklerde daha az tani konulan, kronik bir hastalik olan osteoporoz ve komplikasyonlari, hastalarda agri sebebiyle aktivitelerini kisitlayarak ve aktivitelerinde degisiklikler yaparak yasam kalitelerini etkilemektedir (1,2,3,4,5,2,3,4,5,6). Hastaligin siddeti ile hastalarin yasamlari üzerine olan etkileri arasinda zayif bir iliski bulunmaktadir. Bu sebeple hastalarin izlenmesinde yasam kalitelerinin degerlendirilmesi önem tasimaktadir (5).Yasam kalitesi jenerik ölçeklerle veya hastaliga özel ölçeklerle degerlendirilmektedir. SF-36 (kisa saglik izlem formu) ve NSP (Nottingham Saglik Profili) birçok ülkeye uyarlanmis, yaygin olarak kullanilan jenerik ölçeklerdir (5). Jenerik sorgulamalar osteoporozu genel saglik problemi olarak diger hastaliklara kiyasla daha iyi degerlendirir (10). Hastaliga özel ölçekler, daha duyarli ve özgül oldugu için ayni hastalik grubundaki tedavileri karsilastirirken genel ölçeklerin destekleyicisi olarak kullanilir (11).Çalismamizin amaci, SF-36 ile osteoporozu olan kadin ve erkek hastalardaki yasam kalitesindeki farkliligin arastirilmasi idi.
GEREÇ VE YÖNTEM
Hastanemiz poliklinigine basvuran ve osteoporoz tanisi konulan 30 kadin ve 28 erkek hasta çalismaya alindi. KMY, Dual Foton X-Ray Absorpsiyometre (DEXA) ile ölçüldü. L2-4 vertebralar posteroanterior, sol femur boyun ve femur total KMY degerleri (g/cm2) ve T skorlari kaydedildi. Osteoporoz tanisi lomber bölge veya femurda T skorunun 2,5 standart sapmanin altinda olmasi ile konuldu.Daha önce osteoporoz tanisi konmus ve antirezorptif ilaçlarla tedavi edilmis hastalar, metabolik kemik hastaligi olanlar ve malignansi bulunanlar çalisma disi birakildi. Son üç ay içinde vertebra fraktürü geçiren hastalar çalismaya alinmadi.Osteoporozu olan kadin ve erkek hastalarda geçirilmis kirik öyküsü sorgulandi. Hastalar T 8 odakli lateral torakal ve L 3 odakli lateral lomber grafilerle vertebra kirigi açisindan incelendi. Vertebra ön, orta ve veya arka kolonda % 20 yükseklik kaybi fraktür olarak degerlendirildi.Hastalar SF-36’yi ayni ortamda doldurdu. Jenerik bir yasam kalitesi ölçegi olan SF-36 saglikla ilgili 8 alanda 36 madde içermektedir. Fiziksel saglikla ilgili olan 4 alan fiziksel kisitliliklar, fiziksel rol aktivitelerindeki kisitlamalar, agriya bagli kisitlamalar, ve genel olarak sagligin algilanmasidir. Mental sagligi yansitan 4 alan vitalite (enerji ve yorgunluk), fiziksel veya emosyonel saglik sebebi ile gelisen sosyal aktivite kisitlamalari, emosyonel rol aktivitelerinde kisitlamalar ve genel mental sagliktir. Fiziksel ve mental saglik alanlarinin özet puanlari vardir. Bu alanlar 0’dan 100’e kadar puanlanir. Düsük puanlar düsük yasam kalitesi düzeylerini gösterir (8).Istatistiksel analiz verilerinin degerlendirilmesinde EPI INFO 604 istatistik paket programi kullanildi. Karsilastirmalarda Students’t testi, Mann Whitney u, Ki-kare ve Pearson korelasyon analizi kullanildi. P<0,05 anlamli kabul edildi.
SONUÇLAR
Çalismaya osteoporozu bulunan 58 hasta alindi. Kadin ve erkek osteoporoz gruplarina ait demografik özellikler Tablo 1’de gösterilmistir.Cinsler arasinda yas bakimindan anlamli bir fark yoktu(5).Erkek hastalarda L2-4 KMY degerleri kadin hastalara göre istatistiksel olarak anlamli derecede yüksekti ( p= 0.038). Kadin ve erkek hastalar arasinda L2-4 T skoru , femur KMY ile T skorlari bakimindan istatistiksel olarak anlamli bir farklilik bulunmadi(p>0.05) (Tablo 2).9 erkek, 10 kadin hastada vertebra kirigi veya geçirilmis kirik öyküsü bulunuyordu. Kadin hastalarin 5’inde minör travma ile olusan kirik tanimlanmisti. Bunlarin 2’si kalça, 2’si ön kol, 1’i ayak bilegi kirigi idi. Osteoporozu olan kadinlarin 5’inde direk radyolojik incelemede vertebra kirigi bulunuyordu. Erkek hastalarin 7’sinde minör travma ile gelisen kirik öyküsü vardi. Kiriklarin 2’si kalça, 2’si ön kol, 2’si humerus, 1’i metakarpal kemikteydi. Erkek hastalarin 2’sinde radyolojik olarak vertebra kirigi görüldü.Osteoporozu olan hastalarin yasam kalitesi ile ilgili özellikleri Tablo 3’de özetlenmistir. Sekil 1’de yasam kalitesi skorlari grafik halinde gösterilmistir. Cinsler arasinda emosyonel rol güçlügü, sosyal ve mental fonksiyon, enerji, genel saglik ve toplam skor ortalamasi bakimindan istatistiksel olarak anlamli fark yoktu (5). Kadin hastalarda fiziksel fonksiyon ve rol güçlügü ile agri skorlari erkek hastalara göre anlamli derecede düsüktü (p<0.05, p<0.01). Genel olarak sagligin algilanmasi Tablo 4’te gösterilmistir. Erkek ve kadin hastalarda genel sagligin algilanmasinda istatistiksel olarak fark yoktu. Ancak erkek hastalarin genel saglik degerlendirme puani kadinlara göre daha yüksekti. Osteoporozu olan kadin ve erkek hastalarda yas ve KMY ile yasam kalitesi arasindaki iliski Tablo 5’te gösterilmistir. Yas ile fiziksel fonksiyon (r = -0.37), sosyal fonksiyon (r = -0.38), agri (r = -0.34) ve toplam skor (r = -0.32) arasinda zayif derecede negatif korelasyon vardi. KMY ve T skorlari ile yasam kalitesi ölçekleri arasinda anlamli bir korelasyon bulunmadi.Osteoporozu olan erkek hastalarda yas ile sosyal fonksiyon (r = -0.46), genel saglik (r = -0.49) arasinda zayif negatif korelasyon, enerji (r = -0.53), agri (r = -0.63) ve toplam skor (r = -0.61) arasinda orta derecede negatif korelasyon vardi.Erkek hastalarda femur total KMY ile fiziksel rol güçlügü (r = 0.42), emosyonel rol güçlügü (r = 0.40) ve toplam skor (r = 0.47) arasinda zayif derecede, agri (r = 0.51) ile orta derecede pozitif korelasyon vardi. Femur total T skoru ile fiziksel rol güçlügü (r = 0.43), agri (r = 0.48) ve toplam skor (r = 0.43) arasinda zayif pozitif korelasyon vardi. Kadin hastalarda ise yas ve KMY ile yasam kalitesi ölçekleri arasinda anlamli bir korelasyon yoktu. Kirigi olan osteoporozlu hastalarda emosyonel rol güçlügü skoru anlamli derecede düsüktü (p<0.05) (Tablo 6). Kirik öyküsü veya vertebra kirigi olan ve olmayan osteoporozlu kadin hastalarda yasam kalitesi skorlari açisindan anlamli bir fark bulunmuyordu. Kirik öyküsü veya vertebra kirigi olan erkek hasta grubunda toplam skor ortalamasi kirigi olmayanlara göre daha düsük bulunmustur (48). Diger ölçekler arasinda anlamli bir fark bulunmamistir (5).
TARTISMA
Bütün dünyada önemli bir saglik problemi olan osteoporoz , kemik kitlesinin azalmasi ve kemik kalitesinin bozulmasi ile karakterizedir. KMY her iki cinste ilerleyen yasa bagli olarak azalir(12). Ancak kadinlarda görülen osteoporoz daha sik tani konulan ve iyi bilinen bir durumdur. Osteoporozun erkeklerde daha az görülmesinin nedenleri arasinda erkeklerdeki yasam beklentisinin kisa olmasi, doruk kemik kitlesinin yüksekligi ve kemik yikimini hizlandirici östrojen eksikligi gibi bir durumun bulunmamasi sayilabilir (1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13). Vertebra cismi ve uzun kemiklerin çapi iskelet gelisimi sirasinda erkeklerde daha fazla oldugu için kemik kaybi göreceli olarak daha yavas olur (14). Erkek osteoporozu tanisi kadinlarda kullanilan T skoru ile konulmaktadir. Erkeklerdeki gerçek osteoporoz tanisi için erkek veri tabaninin gerekli oldugu bildirilmistir (1).Çalismamiza 20-40 yas saglikli kadin veri tabanina göre degerlendirilerek osteoporoz tanisi konulan kadin ve erkek hastalar alinmistir. Osteoporozu olan hasta grubumuzda cinsler arasinda yasam kalitesinin mental sagligi yansitan 4 alaninda farklilik yoktu. Fiziksel saglik alaninda genel olarak sagligin algilanmasi da kadin ve erkek gruplarinda anlamli bir farklilik göstermiyordu. Ancak osteoporozu olan kadin hastalarin genel saglik algilamalarina bakildiginda % 46.67’si mükemmel, çok iyi veya iyi, % 53.33‘ü orta veya zayif idi. Erkek hastalar ise sagliklarini % 89.66 oraninda mükemmel, çok iyi veya iyi, % 10.34 oraninda ise orta veya zayif olarak belirtmisti. Bu oranlar osteoporozu olan erkek hastalarin kadinlara göre sagliklarini daha iyi olarak algiladiklarini göstermektedir. Bu farkliligin sebebi yasam kalitesini etkileyebilen diger faktörler olabilir. Bunlar arasinda diabetes mellitus, osteoartrit, depresyon gibi eslik eden hastaliklar, kadin ve erkeklerde degisebilen aktivite düzeyleri sayilabilir.Fiziksel sagligi yansitan fiziksel fonksiyon ve rol güçlügü ile agri skorlari, osteoporozu olan kadinlarda erkeklere göre belirgin olarak düsüktü (p=0.04, p=0,04.ve p=0.007). Hall ve arkadaslarinin yaptigi çalismada vertebra kirigi olan ve olmayan osteoporozlu kadin hastalarda fiziksel fonksiyon ve mental saglik alanlarinda belirgin azalma görülmüstür (15). Adachi ve arkadaslarinin arastirmasinda kalça kirigi geçiren osteoporozlu kadin hastalarda fiziksel fonksiyon puanlari düsük bulunmustur (16).Vertebra kiriklari vücutta sekil bozuklugu ve agriya sebep olarak yasam kalitesini etkilemektedir (17,18). Klinik olarak vertebra kiriklarinin 2/3’ü asemptomatiktir (19). Ancak sessiz vertebra kiriklarini ayirt etmekte jenerik ve özel ölçekler yetersiz kalabilmektedir (1). Kirigi bulunan kadin ve erkek hastalarimizda emosyonel rol güçlügü puani düsüktü. Kirigi olan erkek osteoporoz grubunda toplam skor, kirigi olmayan erkeklere göre belirgin olarak azalmisti. Adachi ve arkadaslarinin yaptigi çalismada kalça kirigi olan erkeklerde fiziksel rol skorlari düsüktü. Subklinik vertebra kiriklari da yasam kalitesini orta derecede etkiliyordu (16).Tosteson ve arkadaslarinin çalismasinda vertebra ve kalça kirigi olan osteoporozlu kadin hastalarda fiziksel komponent skorlari düsüktü (20). Bizim çalismamizda osteoporozu olan kadin hastalarda kirik ile yasam kalitesi arasinda bir iliski bulunamamasi grubumuzun küçük olmasina bagli olabilir.Çalismamizda erkek ve kadin hastalarimizda yas ile fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon, agri ve toplam skor arasinda zayif derecede negatif korelasyon bulunmustur. Önceki arastirmalar da ilerleyen yasa bagli olarak yasam kalitesinin olumsuz etkilendigini göstermistir (15).Osteoporozlu erkek hastalarimizda yas ile sosyal fonksiyon ve genel saglik arasinda zayif negatif korelasyon, yas ile fiziksel fonksiyon, enerji, agri ve toplam skor arasinda orta derecede negatif korelasyon vardi. Erkek hasta grubunda yasa bagli olarak yasam kalitesi etkilenmis, buna karsilik kadin hastalarda degisiklik olmamistir.Osteoporozu olan erkek hastalarda femur total KMY ile fiziksel ve emosyonel rol güçlügü, toplam skor arasinda zayif derecede; agri ile femur total KMY arasinda orta derecede pozitif korelasyon bulunuyordu.Erkeklerde femur total KMY degerleri ile paralel olarak yasam kalitesi artmakta, kadinlarda ise etkilenmemektedir.Günümüzde hastaliklarin takibi sadece laboratuvar bulgulari ve görüntüleme yöntemleriyle yapilmamaktadir. Hastalarin kendi hastaliklarini nasil algiladiklari ve hissettikleri yani yasam kalitesi de degerlendirilmektedir (7). Hastayi esas ilgilendiren kendi iyilik halidir. Çalismamizda çesitli özellikleri açisindan birbirinden farkliliklar gösteren kadin ve erkek osteoporozunda SF-36 ile yapilan yasam kalitesi degerlendirilmesinde cinsler arasinda mental saglik alaninda anlamli olarak fark bulunmamasina karsilik kadinlarda fiziksel saglik alaninda belirgin bir bozulma bulunmustur. Kirigi olan osteoporozlu erkek hastalarda kirigi olmayan erkeklere göre fiziksel saglikla ilgili olarak toplam saglik skorunda azalma izlenmistir.Sonuç olarak osteoporoz, yasam kalitesinin fiziksel alanlarinda kadinlarda erkeklere göre daha fazla azalmaya sebep olmaktadir. Bu konuda daha genis hasta gruplari ile yapilacak çalismalara gereksinim oldugu kanisindayiz.