Diğer

Yanik Sonrasi Akut Dönemde Gelisen Kemik Kaybi - Orijinal Arastirma

  • Berrin Leblebici
  • Mehmet Adam
  • Akin M. Tarim
  • Nafiz M. Akman
  • Mehmet A. Haberal

Turk J Osteoporos 2007;13(2):-

ÖzetAmaç: Bu çalismanin amaci yanik sonrasi akut dönemde kemik kaybinin olup olmadigi ve çesitli parametrelerin kemik kaybi üzerine etkisini arastirmaktir.Hastalar ve Yöntem: Bu çalisma, yanik yüzey alani %20 ve üzerinde olan 20-50 yasindaki 19 hasta üzerinde gerçeklestirildi. Hastalar yanik nedeni, yeri, yüzdesi, derecesi, ambulasyon durumu ve fonksiyonel açidan degerlendirildi. Birinci ayin sonunda total L1-L4 vertebra, distal sol önkol ve total sol femur kemik mineral yogunlugu ölçüldü. Z skorunun -1’in altinda olmasi kemik kaybi olarak degerlendirildi. Bulgular: Ondördü erkek besi kadin olan 19 hastanin yas ortalamasi 33.09±11.61 idi. Hastalarimizin %68.4 ünde distal sol ön kol, %21.1 inde total sol femur, %36.8 inde total L1-L4 vertebra z skoru Sonuç: Yanik hastalarinda ilk bir ayda görülen kemik mineral yogunlugundaki azalma kemik kaybinin erken dönemde basladigini göstermekte olup akut dönemdeki kaybin yanik yüzdesi ve fonksiyonel durum ile iliskili olmadigi bulunmustur. (Osteoporoz Dünyasindan 2007;13:33-6)Anahtar kelimeler: Yanik, kemik mineral yogunlugu, kemik kaybiSummaryAim: The purpose of this study was to determine whether  a bone loss occurs during acute period following burn injury or not, and to investigate the effects of various parameters on it. Materials and Methods: This study was conducted on 19 patients, ages between 20 and 50, who had a burn injury with more than %20 of Total Body Surface Area (TBSA). We recorded the patients’ burn cause, localization, percantage, ambulation and functional status. At the end of the first month, we measured bone mineral density of total L1-L4 vertebrae, left distal forearm, left total femur, in all patients. A Z score less than –1 was accepted to be the indicator of bone loss.Results: The mean age of the patients (14 male and 5 female) was 33.09±11.61. We found a Z score less then -1 in 68.4% of left distal forearm, 21.1% of left total femur and 36.8% of total L1-L4 vertabrae measurements. There were no significant correlations between TBSA, Functional Ambulation Scale and Functional Independence Measure, and Z scores.Conclusion: There is a reduction in Bone Mineral Density in patients with moderate/severe burn injuries in the acute period which is not correlated with neither TBSA nor functional status. (From the World of Osteoporosis 2007;13:33-6)Key words: Burn injury, bone mineral density, bone loss

Giris

Yanik, kardiyovasküler, pulmoner, metabolik, endokrin ve immün sistemi ilgilendiren kompleks lokal veya sistemik yanitlara neden olan bir yaralanmadir (1-3). Son yillarda yara yeri eksizyonu, erken greftleme, sivi resüstasyonu, enteral nütrisyon, infeksiyon kontrolü gibi akut yanik bakimindaki ilerlemeler nedeniyle mortalitede önemli bir azalma görülmektedir. Sagkalim arttikça yanikli hastalarda yasam kalitesini etkileyecek birçok kas iskelet sistemi komplikasyonu daha sik saptanir hale gelmistir (4).Yanik etyopatogenezi tam olarak anlasilmamis birtakim kemik metabolizma degisikliklerine de neden olmaktadir. Immobilizasyon basta olmak üzere histomorfometrik bulgular kemik hastaliginin multifaktoryel olduguna isaret etmektedir (5). Yanik sonrasi erken dönemde artan IL-1b ve IL-6 gibi proinflamatuar sitokinlerin ve glukokortikoidlerin RANKL üretimini artirarak, osteoklastogenezisi ve kemik rezorbsiyonunu arttirdigi, kemik formasyonunu azalttigi ileri sürülmektedir. Ayrica bu hastalarda kalsiyum metabolizmasinda da bozukluk görülmektedir. Mekanizmasi tam anlasilamamis olmakla birlikte yanik hastalarinda D vitamin yetersizligi, paratiroid bezi üzerindeki kalsiyum reseptörlerindeki upregulasyona bagli oldugu düsünülen hipoparatiroidi ve buna sekonder hiperkalsiüri ve hipokalsemi görüldügü bildirilmektedir. Travma nedeniyle immobilizasyon sonucu kemige mekanik yüklenmedeki azalma da kemik kaybi ile iliskili bir baska faktördür (4-6-7). Ayrica potent anabolik bir ajan olan büyüme hormonu ve androjen seviyesi de düsmekte ve bunlara bagli olarak kas katabolizmasi, kemik kaybi ve iskelet büyümesinde degisiklikler de görülmektedir (8). Yanik hastalarinda görülen kemik kaybinin erken dönemde basladigi düsünülmekle birlikte zamani konusunda kesin bir görüs birligi yoktur. Bazi yazarlar ilk 3 hafta içinde kemik kaybinin basladigini bildirirken, bazi yazarlar 8. haftadan itibaren kemik kaybinin basladigini bildirmektedir.Bu çalismanin amaci yanik sonrasi akut dönemde kemik kaybinin olup olmadigi ve fonksiyonel durumun kemik kaybi üzerine etkisini arastirmaktadir. Ön çalisma niteligindeki bu çalismayi takiben, yanigi takiben kemik dokuyu korumaya yönelik tedavi protokollerinin nasil düzenlenmesi gerektigine dair arastirmalar planlanacaktir.


Hastalar ve Yöntem

Bu çalisma 2005 Kasim-2006 Aralik tarihleri arasinda Baskent Üniversitesi Adana Arastirma ve Uygulama Hastanesi bünyesinde yer alan yanik ünitesinde takip ve tedavisi yapilan 19 hasta üzerinde gerçeklestirildi. Yanik total vücut yüzey alani yüzdesi (yanik TVYA yüzdesi) %20 ve üzerinde olan 20-50 yasindaki hastalar çalisma için seçildi. Postmenopozal dönemdeki kadin hastalar, guatr, kronik karaciger, böbrek hastaligi, epilepsi, romatizmal hastalik, uzun dönem steroid kullanimi ve diabet gibi kemik metabolizmasini etkileyecek durumu bulunan hastalar çalismaya alinmadi.Hastalar yanik nedeni, yeri, yüzdesi, derecesi, kas iskelet sistemine ait komplikasyon, ambulasyon ve fonksiyonel durumlari açisindan degerlendirildi. Fonksiyonel durum Fonksiyonel Bagimsizlik Ölçegi (FBÖ) ve Fonksiyonel Ambulasyon Skalasi (FAS) ile degerlendirildi (9). Kemik mineral yogunlugunu ölçümünde, halen bu amaçla en yaygin kullanilan yöntem olan dual energy X-Ray absorbsiyometri yöntemi (Hologic QDR-4500A model) kullanildi (10). Birinci ayin sonunda DEXA ile total L1-L4 vertebra, distal sol önkol ve total sol femur kemik mineral yogunlugu belirlendi. Kemik kaybi, kemik yogunlugunu kisinin kendi yas ve cinsiyetindeki saglikli bireylerle karsilastiran Z skoruna göre yapildi, –1’in altindaki degerler pozitif kabul edildi.Istatistiksel degerlendirmede SPSS 11.0 for Windows paket programi kullanildi. Verilerin ortalama degerleri ve dagilimlari tanimlayici istatistik test ile, veriler arasindaki iliski ise Spearman korelasyon testi kullanilarak yapildi, p<0.05 anlamli olarak kabul edildi.


Bulgular

Ondördü erkek besi kadin olan 19 hastanin yas ortalamasi 33.09±11.61 idi. Sekiz hastada alev, 1 hastada sicak su, 7 hastada elektrik, 1 hastada kimyasal madde ile yanik mevcuttu. Yanik TVYA yüzdeleri ortalamasi 34.73±14.60 idi. Hastalarimizdan 13 (%68.4) ünde yanik TVYA %25 in üzerinde olup ciddi yanik mevcuttu, geri kalan 6 hastada (%31.6) ise orta derece yanik mevcuttu. Hastalarin 1. ayda FBÖ ortalamasi 110.00±18.20, FAS ortalamasi 4.47±1.24 idi (Tablo 1). Hastalarimizin %68,4 (13) ünde distal sol ön kol, %21.1 (4) inde total sol femur, %36.8 (7) inde total L1-L4 vertebra z skoru <-1 olarak bulundu. Yanik TVYA yüzdesi, FAS ve FBÖ ile distal sol ön kol, total sol femur ve total L1-4 vertebra kemik mineral yogunlugu (KMY) ve Z skorlari arasinda istatistiksel açidan anlamli bir iliski yoktu (Tablo 2).