Materyal ve Metod
Çalismaya klinigimize basvuran postmenopozal osteoporozlu kadinlar dahil edildi. Anamnez , muayene ve laboratuar incelemeleri ile saptanmis ya da bilinen sistemik hastaligi olan hastalar, sekonder osteoporozu olan olgular, kemik metabolizmasini etkileyen ilaç kullanmis veya halen kullanan hastalar çalismaya dahil edilmedi. Yirmi dokuz osteoporotik kirigi olan ve 33 osteoporotik kirigi olmayan postmenopozal osteoporozlu kadin degerlendirildi. Hastalarin demografik özellikleri, menars ve menopoz yaslari, dogum sayilari, boylari, en uzun dönemdeki boylari, kilolari, 25 yas kilolari kirik gelisen bölgeleri kaydedildi.Tüm olgularin kemik mineral yogunluklari (KMY) dual enerji X isini absorbsiyometri (DXA) (Lunar) ile ölçüldü. Lomber vertebra (L2-L4), femur boyun ve tüm ölçülen bölgeler arasindaki en düsük T skorlari degerlendirildi. Yasam kalitesini degerlendirmek için SF 36 formu kullanildi. SF 36 klinik arastirmalarda saglik durumunu belirlemek, tibbi bakimin sonucunu moniterize etmek ve yasam kalitesini degerlendirmek için kullanilan 36 maddelik 8 skaladan ( fiziksel fonksiyon, fiziksel rol, emosyonel rol, sosyal fonksiyon, agri, canlilik, mental saglik, genel saglik) olusmus bir formdur. Türkçe geçerlilik ve güvenilirligi yapilmistir (5). Istatistiksel analizler için SPSS for Windows 11.5 programi ve bagimsiz grup T testi kullanildi; p<0,05 istatistiksel olarak anlamli kabul edildi.
Bulgular
Çalismaya alinan 62 hastanin (29 kirikli, 33 kiriksiz) yas ortalamasi 65,74±8,28 yil idi. Kirik olan ile olmayan grup arasinda yas, menars ve menapoz yasi, boy, en uzun dönemdeki boy, vücut agirligi ve 25 yasindaki vücut agirligi karsilastirildiginda anlamli fark bulunamadi. Her iki grubun boylarindaki kisalma karsilastirildiginda aradaki fark istatistiksel olarak anlamli bulundu (Tablo 1).Kirik olan ve olmayan gruplarin dogum sayisi ortalamasi sirasiyla 3,5 ve 4 olarak bulunmus olup benzerdi (5).Gruplarin DXA ile KMY degerlendirildiginde kirik olan grupta femur boyun (1) ve en düsük bölge (2) T skorlarinda istatistiksel olarak anlamli düsüklük tespit edilirken, L2-L4 skorlarinda (11) istatistiksel olarak anlamli fark saptanmadi (Grafik 1).Kirikli grubumuzda en sik vertebra, ikinci siklikla ise önkol kiriklari saptandi. Dört vakada kalça ve 4 vakada kosta kiriklari mevcuttu. Üç vakada 2 defa kirik gelisirken 1 vakada 3 defa kirik gelismisti (Tablo 2)Her iki grupta yasam kalitesi SF 36 formu ile degerlendirildiginde iki grup arasinda istatistiksel olarak anlamli fark bulunamadi (Tablo 3).
Tartisma
Osteoporoz, kemik gücünde azalma ve kirik riskinde artisa sebep olmaktadir (2). Osteoporotik kirik gelismesi için bazi risk faktörleri vardir. Bunlar ileri yas, kadin cinsiyet, düsük KMY degerleri, önceki kirik hikayesi, ailede osteoporotik kirigin olmasi, düsük vücut kilosudur (6,7). Bizim çalismamizda, incelenen demografik özellikler açisindan osteoporotik kirik olan grup ile kirik olmayan grup arasinda anlamli fark bulunamamistir. Önceki kirik gelisimi tekrar kirik gelismesi için risk faktörüdür (6). Çalismamizda da 4 vakada tekrar eden kiriklar görülmüstür.Bensen ve ark (8) yaptigi çalismada osteoporotik kirik gelismesinde kalçada; ellerini kullanmadan ayaga kalkmak, vertebral kiriklarda; düsük vücut agirligi, sigara içme ve 75-79 yas arasinda olmak, önkol kiriginda ise düsük vücut agirligi ve 50 yasindan sonra kirik öyküsü risk faktörü olarak bulunmustur. Bizim çalismamizda kirigin olusum sekli sorgulanmamistir. Osteoporoza bagli kiriklarin en sik karsilasilani vertebral kompresyon kirigidir (9). Wu ve ark. Amerika Birlesik Devletlerinde 50 yas üstü kadinlarda yaklasik %25 oraninda osteoporoza bagli vertebral kompresyon kirigi bildirmislerdir (10).Bizim çalismamizda da osteoporotik kirik olarak yine en sik vertebral kiriklar görülmektedir. Vertebral kompresyon kirigi sirt agrisi, kifoz ve boyda kisalma ile karakterize iken kalça kiriklari daha ciddi semptomlara ve daha sik mortaliteye neden olmaktadir (11). Çalismamizda osteoporotik kirigi olan grubun boyunda kisalma istatistiksel olarak anlamli bulunmustur.Cvijetic ve ark. (12) yaptigi çalismada 33 kalça kirigi olan hasta ile 33 kalça kirigi olmayan hasta arasinda lomber ve femur boyun KMY degerlerinde anlamli fark bulunmazken ayni yas saglikli kadinlara göre anlamli derecede azalma bulunmustur. Çalismamizda KMY degerlerinde kirik olan grubun femur boyun bölgesi ve en düsük KMY T skorunun, kirik olmayan gruptan istatistiksel olarak anlamli derecede düsük oldugu görülürken, L2-L4 bölgesi T skorunda anlamli fark görülmemistir. Yine ayni çalismada hasta ve kontrol grubunun yasam kalitesi Osteoporosis Quality of Life Questionnaire ile degerlendirilmis, kalça kirigi olan grubun yasam kalitesi kalça kirigi olmayan gruptan düsük bulunur iken, her iki grubun degerleri de ayni yas grubundaki saglikli kadinlardan belirgin olarak düsük bulunmustur (12).Tosteson ve ark (13) ise yaptigi çalismada osteoporotik kirigi olan ve olmayan postmenopozal kadinlarda yasam kalitesini degerlendirmek için SF 36 formu uygulamis, kirik olan grupta yasam kalitesinin daha düsük oldugu görülmüstü. Fakat hastalarin demografik özellikleri incelendiginde kirik olan grubun yas ortalamasinin kirik olmayan gruba göre daha fazla oldugu görülmektedir. Yas farki yasam kalitesini etkileyen faktörlerden birisi olarak degerlendirilebilir. Bizim çalismamizda her iki grubun yaslari benzerdir. Hallberg ve ark, yaptigi çalismada osteoporotik kirigi olan postmenopozal kadinlarda yasam kalitesini degerlendirmek için 80. gün ve 2 yil sonra SF 36 formu uygulanmistir. Ilk uygulamada, yerel ve yasa uygun referans degerlerinden anlamli düsüklük saptanmis, 2 yil sonraki ankette düzelme görülmekle birlikte referans yas grubuna göre düsüklügün devam ettigi bildirilmistir (14). Bizim çalismamizda ise anket sadece kirik sonrasi kronik dönemde uygulanmis ve kirik olmayan ayni yas grubu postmenopozal kadinlarla karsilastirilmistir. Çalismamizda yasam kalitesi osteoporotik kirigi olan ve olmayan hastalarda kronik dönemde SF 36 anketi ile degerlendirildi; her iki grup arasinda istatistiksel anlamli fark bulunmadi. SF 36 degerleri arasinda istatistiksel olarak anlamli olmasa da en büyük fark mental saglik skalasinda saptandi. Kiriklarin fiziksel ve fonksiyonel kisitlanmalar yaninda uzun dönemde mental saglikta da etkilenme yapabildigi unutulmamalidir.Sonuç olarak bu çalismada osteoporotik kirigi olan ve olmayan hastalar arasinda SF 36 anketi degerleri ile yasam kalitesinde bir fark bulunamamistir.