GIRIS
Osteoartrit(OA) ve osteoporoz (OP) yasli nüfusun en önemli saglik problemleri arasinda yer alir. OA ve OP’un ayni kiside birlikte bulunmasi klinik tecrübelere göre nadir görülen bir durumdur. Yapilan birkaç epidemiyolojik çalismada OP’a bagli kalça kiriklarinda, OA görülme insidansi ve prevelansi düsük bulunmustur(1,2). Günümüzde OA ve OP arasinda zit iliski bulunduguna dair epidemiyolojik çalismalar ile de desteklenmis olan yaygin bir görüs vardir. Foss ve Byers(3) tarafindan zit iliskinin ortaya atildigi 1972 yilindan bu yana iki hastalik arasindaki iliski arastirilmaktadir. Bir iliski bulundugunda ise bunun siklikla zit iliski oldugu tespit edilmistir. Yani OA’de kemik kitlesi ve kemik dansitesi yüksek bulunmustur(1). Bununla birlikte bu konu henüz tam olarak aydinlatilamamistir.Bu çalismanin amaci, diz osteoartritinin radyografik degisiklikleri ile radius ve proksimal femur kemik mineral yogunluklari arasindaki iliskiyi incelemektir. Ayni zamanda yas ve vücut kitle indeksi(VKI) ile diz OA’nin radyografik bulgulari, radius ve femur kemik mineral yogunlugu (KMY) arasinda iliski olup olmadigi da arastirilmistir.
BULGULAR
Çalismaya alinan 82 diz OAli postmenopozal kadinlarin yaslari 45-78 yil (ort. 56.65 ± 7.92) ve menopoz süreleri 1-32 yil (ort. 9.07±8.64), VKI 22.7-44.8 kg/m2 (ort. 32.60±4.93) idi. Çalismaya alinan hastalarin hepsi grade 2 düzeyinde fiziksel aktiviteye sahipti. Kellgren ve Lawrence’in radyografik kriterlerine göre 15 hastada OA yoktu, 13 hastada birinci derecede, 21 hastada ikinci derecede, 25 hastada üçüncü derecede, 8 hastada dördüncü derecede OA mevcuttu. Gruplar arasinda yas ve VKI yönünden anlamli farklilik yoktu.Diz OAnin radyografik degisiklikleri ile yas ve VKI arasinda Spearman korelasyon katsayisi hesaplanarak yapilan analizde yas ile OA’in derecesi arasinda pozitif korelasyon görüldü (Tablo 1).Radius, femur boynu, trokanter ve Ward’s üçgeninden ölçülen KMY sonuçlari ile yas ve VKI arasinda yapilan Pearson korelasyon analizinde, yas ile femur ve radiustan ölçülen degerler arasinda negatif korelasyon tespit edildi. VKI ile femur boyun ve trokanterden ölçülen osteodansitometrik sonuçlar arasinda pozitif korelasyon görülürken, Ward’s üçgeni ve radiusta bu korelasyon görülmedi (Tablo 2). Diz OA radyolojik degisiklikleri ile radius, femur boynu, trokanter ve Wards üçgeninden elde edilen osteodansitometrik ölçüm sonuçlari arasinda anlamli iliski yoktu (p>0.05).
TARTISMA
Klinikte bu iki durumun birbirleri ile negatif bir iliski içinde oldugunu, OA ile OP’un nadiren ayni hastada birlikte bulundugunu ve dolayisiyla OA’in OP’u geciktirici veya OP’dan koruyucu etkiye sahip oldugunu bildiren pek çok çalisma mevcuttur (7-13). OA ve OP arasindaki iliskinin mekanizmasi açik olmamakla birlikte literatürde bu iliskiyi açiklamak için ileri sürülmüs olasi pek çok mekanizma vardir. Bunlardan biri genetik faktörlerin etkili oldugudur. Daha yumusak kemik özellikleri OP’a yol açarken daha sert kemik ise OA’e neden olabilir. Vitamin D reseptörü geninin polimorfizmi ile beraber olan diz OA’lerinde yüksek KMY tespit edilmistir (14). OA’in kikirdak hastaligindan ziyade bir kemik hastaligi olabilecegi ileri sürülmektedir (15). Diger bir arastirma ile OA’li hastalarda osteokalsin, lokal büyüme faktörleri, insülin benzeri büyüme hormonlari (IGF-I, IGF-II) ve transforming büyüme faktörü beta (TGF-b)’larinin yüksek konsantrasyonlarda bulundugu gösterilmistir. Bunlar kemik yapimini artirirken, kemik kaybina karsi koruyucu etki yaparlar (7,8,9,10,11,8,9,10,11,12,13,14,15,16,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17).OA ile OP arasindaki negatif iliskinin gösterildigi pek çok epidemiyolojik çalisma yapilmistir. Hart ve arkadaslari (18) OA ile spinal ve femoral KMY arasindaki iliskiyi arastirmislardir. Diz ve lumbal OA’i olan hastalarin femur boyun KMY’leri, OA’i olmayan hastalarin femur boyun KMY’larindan önemli ölçüde yüksek bulunmustur. KMY üzerine OA’in etkisinin arastirildigi bir baska çalismada, spinal ve tüm vücut ölçümleri yapilmistir. Lumbal ve diz OA’i olan hastalarin KMY’larinin yüksek oldugu bulunup, OA ile KMY arasindaki pozitif iliski vurgulanmistir. Böylece OA ile OP arsindaki negatif iliski oldugu tezi desteklenmistir (19). Cooper ve arkadaslari (20) tarafindan direk radyografi kullanilarak KMY’nun degerlendirildigi çalismada, OA ve OP arasinda istatistiki açidan önemli negatif iliski oldugu gösterilmistir. Framigam çalisma grubu (21) tarafindan KMY’u ve diz OA’i arasindaki iliski arastirilmis, osteofitozisi olan kadinlarin femoral KMY’nun, osteofitozisi olmayan kadinlarinkinden daha yüksek oldugu gösterilmistir. 1., 2.,3. derece diz OA’i ile femur KMY arasinda kuvvetli iliski tespit edilirken, 4.derece OA ile femur KMY arasinda iliski görülmemistir. Eklem araligi darliginin ve subkondral sklerozun KMY üzerine etkisi olmadigi belirtilmistir. Otör yüksek KMY’nun artmis kemik yapimi ile iliskili oldugunu ve bunun da osteofitozis olusumunu arttirabilecegini, yine ileri dejeneratif ve atrofik OA’de etkin olan kemik yikicilarin KMY’da azalmaya neden olabilecegini öne sürmüstür. Yine Nevit (22) tarafindan orta ve büyük osteofitler ile artmis KMY’u arasinda iliski oldugu bulunmustur. Bizim çalismamizda ise diz OA derecesi, osteofitozis, eklem araligi darligi ve subkondral skleroz ile KMY’u arasinda iliski tespit edilmemistir.Hem erkek hem de kadinlarda agirligin KMY ile olan korelasyonunu gösteren pek çok çalisma yapilmistir (23-30). Bu çalismalarda agirligin ve yag dokusunun KMY üzerine olan etkisi üç sekilde açiklanmaktadir: Birincisi, agirlik ile kemikler üzerine olan mekanik yüklenmenin KMY’nu artirici etkiye sahip oldugu, ikincisi erken eriskinlik dönemi pik KMY’nun yüksek olmasina neden oldugu seklindedir. Üçüncü etki ise özellikle postmenapozal kadinlarda yag dokusunun periferik östrojen metabolizmasi üzerine olan etkisidir. Postmenopozal dönemde androstenodionun östrona çevrilmesi subkutan yag dokusunda olmaktadir (17). Obez postmenopozal kadinlarda, obez olmayan kadinlara göre endojen östrojen seviyesi daha yüksek bulunmustur. Bu da obez kadinlarin menopozdan sonra obez olmayan kadinlara göre kemik kayip hizlarinin neden yavas oldugunu açiklar (17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31). Ayni zamanda obezite, hem semptomatik hemde asemptomatik OA gelisiminde önemli bir risk faktörü olarak bilinir. Obezite ile diz OA’i arsinda iliskiyi arstiran çalismalarda, bu iliskinin kadinlarda daha anlamli oldugu vurgulanmistir (32). Bizim çalismada VKI ile KMY’u arasinda pozitif korelasyon görülmüstür.Yukarida belirtilen çalismalar gibi OA ve OP arasinda zit iliskinin varligini destekleyen pek çok çalisma olmasina ragmen, bu iki hastalik arasinda iliski olmadigini gösteren çalismalar da mevcuttur. El OA’i ile appendiküler kemik kitlesi arasindaki iliskiyi arastiran bir çalismada, appendiküler kemik kitlesi ile el OA’i arasinda iliskiye rastlanmamistir(33). Diz ve kalça OA’i ile OP arasindaki iliskinin arastirildigi iki farkli çalismada diz OA’i ile radiyal KMY arasinda iliski gösterilememistir(20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34). Bizim çalismamizda radiyal KMY’u ile diz OA’i arasinda iliski tespit edilmemistir.Lane ve Nevitt(35) adli iki arastirmaci ileri OA, yaslanma veya öteki faktörlerin hastalarda aktivite azalmasina neden oldugunu, bu aktivite azalmasinin da kemik kaybi ile sonuçlandigini, böylece OA ile OP arasindaki iliskinin de maskelendigini ileri sürmüslerdir. Bu teori diz ve kalça OA’i olan hastalarda sadece KMY’nunda degil, kemik kayip hizinda da artisin gözlendigi bir çalisma ile de desteklenmektedir(36).Sonuç olarak diz OA’nin radyografik dereceleri ile KMY’u arasinda direk iliski olmaksizin VKI yüksek olan hastalarda femur boynu ve trokanterde KMY yüksek bulunurken, agirlik tasimayan distal radiyusta VKI ile KMY arasindas böyle bir iliski bulunmadi.