Giris
Osteoporoz (OP); kemik kütlesinde azalma ve kemik dokusunda mikromimari özelliklerinin bozulmasi sonucu kemik kirilganliginin arttigi ve kirik riskinin yükseldigi ilerleyici, sistemik bir iskelet hastaligidir. Primer OP; postmenopozal kadinlarda (postmenopozal OP) veya yasli erkek ve kadinlarda (senil OP) kemik kitlesi kaybini tanimlamaktadir. Kronik glukokortikoid kullanimi, hipertiroidi, immobilizasyon, uzun süreli heparin tedavisi, antikonvülzanlar, A hipervitaminozu, mastositoz gibi durumlarin sekonder OP gelisimine neden oldugu bilinmektedir (1-3). OPin hiperlipidemi (HL) ile iliskisine yönelik farkli epidemiyolojik çalismalar bulunmasina ragmen; HL ile OP arasindaki iliski yeterince aydinlatilmamistir ve HL sekonder OP nedenleri arasinda sayilmamaktadir. Çalismamizda lipit komponentleri ile OP arasinda iliski olup olmadigini belirlemeyi amaçladik.
Gereç ve Yöntemler
Klinigimizde takip edilen ve primer OP süphesi bulunan 100 olgunun, Hologic marka dual energy x-ray absorptiometry (DEXA) cihazinin QDR 4500 (010-0575) modeli ile femoral ve lomber bölgeye ait kemik mineral dansitometri (KMD) skorlari belirlendi. Ayrica, lipit düzeyleri (total kolesterol, HDL, LDL, trigliserit) kaydedildi. Olgular DEXA yöntemi ile belirlenen kemik mineral dansitometri (KMD) skorlarina göre; herhangi bir bölgedeki T skoru -1.0 olanlar normal kabul edilmek üzere 3 gruba ayrildi. Kolesterol, trigliserit ve LDL düzeyi yükseklikleri için NCEP ATP III kriterleri göz önünde bulundurularak; sirasiyla 200 mg/dl, 150 mg/dl ve 130 mg/dl sinir kabul edildi. Bu degerlerin üstü HL olarak degerlendirildi. Öncesinde HL veya OPa yönelik tedavi alan hastalar ve sekonder bir nedene bagli OPsi bulunan olgular çalisma disi birakildi. Çalismanin istatistiksel analizi, SPSS paket programinda (Ver 11.5) Ki-kare, One-way Anova ve Student T testi uygulanarak yapildi ve p<0.05 degeri istatistiksel olarak anlamli kabul edildi.
Sonuçlar
Çalismaya dahil edilen 90 kadin olgunun yas ortalamasi 61.2 ± 8.9 iken, 10 erkek olgunun yas ortalamasi ise 63.4 ± 15.7 idi. 48 olguda (%48) OP, 36 olguda osteopeni (%36) saptanirken, 16 (%16) olgu ise normal olarak degerlendirildi. Kadin olgularin 44ünde OP (2) saptanirken, erkek olgularin ise 4ünde (%40) OP belirlendi. Cinsiyete göre OP dagilimi açisindan anlamli fark bulunmadi (6). Yas dagilimina bakildiginda; OPsi olanlarin yas ortalamasi 65,7 ± 8,8, osteopenisi olanlarin 58,8 ± 9,0, normal olgularin ise 54,6 ± 7,9 idi. Yas dagilimi açisindan OPsi olanlarla osteopenisi olan ve normal olan olgular arasinda fark vardi (1). Hiperkolesterolemisi olanlarin ve LDLsi artmis olanlarin yas ortalamalari sirasiyla 62,1 ± 8,5 ve 62,6 ± 8,0 idi. Total kolesterol düzeyi ile LDL düzeyi normal olanlarin ise yas ortalamalari sirasiyla 60,7 ± 10,7 ve 60,7 ± 10,4 idi (3).OPsi olanlarda ortalama total kolesterol ve LDL düzeyleri sirasiyla 216 mg/dl ve 128 mg/dl, osteopeniklerde 194 mg/dl ve 111 mg/dl ve normal olan olgularda 180 mg/dl ve 100 mg/dl olarak saptandi ve OPsi olanlarla KMDsi normal olanlar arasinda total kolesterol ve LDL düzeyleri açisindan istatistiksel olarak anlamli fark bulundu (sirasiyla p=0.03 ve p=0.01). Osteopenik olgularla KMDsi normal ve OPsi saptanan olgularin total kolesterol ve LDL düzeylerinin karsilastirilmasi sonucunda ise fark elde edilemedi. Hiperkolesterolemisi olanlarda femoral bölge toplam T skoru ve lomber bölge toplam T skoru ortalamalari sirasiyla -0.92 ve -1.89 olarak belirlendi. Kolesterol düzeyleri normal olanlarda ise bu degerler sirasiyla -0.26 ve -0.92 idi. Kolesterol düzeyi normal olanlarla hiperkolesterolemisi olanlar arasinda femoral bölge toplam T skoru ve lomber bölge toplam T skorunun karsilastirilmasi sonucunda istatistiksel olarak anlamli fark saptandi (p=0.01 ve p=0.001). LDL düzeyi artmis olanlarin ortalama total femoral ve lomber bölge T skorlari sirasiyla -0,9 ve -1,7 iken LDL düzeyi normal olanlarda ise -0,3 ve -1,3 degerleri elde edildi. Istatistiksel olarak total femoral T skoru, LDL düzeyi artmis olanlarda anlamli ölçüde düsük saptandi (2). Hiperkolesterolemisi olanlarda ve LDLsi yüksek olanlarda, ortalama femoral bölge T skoru daha yüksek saptanmasina ragmen; bu deger normal sinirlarda idi.Osteoporozu olanlarda trigliserit ve HDL degerleri sirasiyla 185 mg/dl ve 45mg/dl, osteopenisi olanlarda 171 mg/dl ve 42 mg/dl ve KMD degerleri normal olanlarda ise 158 mg/dl ve 43 mg/dl olarak saptandi. Gruplar arasinda trigliserit ve HDL açisindan fark yoktu (2).
Tartisma
Çalismamiz sonucunda OPsi olanlarda total kolesterol ve LDL düzeylerinde artisla birlikte, ayni zamanda total kolesterol ve LDL düzeyi artmis olanlarda daha düsük KMD sonuçlarina ulastik. OPun ateroskleroz ile iliskili oldugu ve düsük KMD skoru olan olgularda HL ve daha ciddi koroner ateroskleroz riski ile birlikte inmeye bagli ölüm riskinde artis belirtilmektedir. Ancak bu iliskiye hem OP hem de HLin yas ile paralellik göstermesi nedeniyle süphe ile yaklasilmaktadir (4-7). Yas ile OP sikliginda artisin gösterildigi çalismamizda yas ile total kolesterol ve LDL düzeyleri arasinda iliski saptanmamasi, bu degiskenlerin yastan bagimsiz olarak OP gelisimi için birer risk faktörü olabilecegini düsündürmektedir (Tablo 1).In vitro ve in vivo çalismalarda; okside olmus lipitlerin, vasküler hücrelerin mineralizasyonunu arttirmakla kalmayip, kemik hücrelerinin mineralizasyonunu da engelledigi gösterilmistir (8). LDLin koroner arter ve aort kapagi kalsifikayonunda progresyon yaptigi gösterilmistir. Okside olmus lipitlerin; in vitro olarak vasküler hücrelerde osteoblastik aktiviteyi indükledigi saptanmistir. In vivo olarak da; farelerde hiperlipidemi KMD skorunu azaltmaktadir (9-11). Tintut ve arkadaslarinin farelerde kemik iligi hücrelerinin osteoklastik aktiviteleri ile ilgili çalismalarinda; lipit düzeyi normal olan farelerle karsilastirildiginda, hiperlipidemik farelerin kemik iliklerindeki preosteoklastlarin daha fazla osteoklastik potansiyeli bulundugu gösterilmistir. Yine ayni çalismada hiperlipidemik farelerin kemik iliklerinde lipit oksidasyon ürünleri saptanmistir (11). Çalismamizda total kolesterol ile birlikte LDL düzeyinin de düsük KMD skoru ile iliskisi gösterildi. Orozco ve arkadaslarinin yapmis olduklari baska bir çalismada ise; 52 fazla kilolu postmenopozal olgunun KMD skoru ve lipit düzeyleri ile iliskisini gösterdikleri çalismada, artmis total kolesterol ve LDL düzeyleri ile düsük KMD skorlari arasinda anlamli iliski bulunmustur (12). Ancak bu olgularda femoral bölge T skor ortalamalari daha düsük iken, bizim çalismamizda ise, lomber bölge T skorlari yaklasik 1 birim daha düsük saptandi (Tablo 2). TNF reseptör ailesinden olan ve kemik rezorpsiyonu regulatörü olan Osteprotogerin isimli glikoproteinin OP, HL ve vasküler kalsifikasyonla iliskili olabilecegi gösterilmistir. Siçanlarda Osteoprotogerin eksikligi durumunda siddetli koroner arter hastaligi (KAH) ve kardiyovasküler mortalite arasinda iliski saptanmistir (13-15). Siçanlarda da OP, HL ve Osteoprotogerin eksikligi durumunda vasküler kalsifikasyon riskinde artis saptanmistir (16,17)Son zamanlarda, statinlerin kullanimi ile KMD skorlarinda düzelme olacagi ile ilgili çesitli yayinlar bulunmaktadir (18,19). Statinlerin KMD üzerine olumlu etkisi ile ilgili olarak osteoklast aktivitesini düzenleyen sinyal proteinlerinin üretiminde azalma gibi çesitli mekanizmalar öne sürülmektedir (20). Montagnani ve arkadaslari, 1 yillik Simvastatin tedavisi verdikleri postmenopozal 30 hiperlipidemik ve tedavi verilmeyen 30 normolipidemik olguyu karsilastirdiklari çalismalarinda, Simvastatinin kemik formasyonu ve KMD skoru üzerine olumlu etkilerini saptamislardir (19). Bjarnason ve arkadaslari ise; yapmis olduklari çalismada, Fluvastatinin kemik formasyonu üzerine olumlu etkisini gösterememislerdir (21).TG yüksekligi veya HDL düsüklügü ile OP arasinda iliski bulunduguna dair herhangi bir literatüre ulasilamadi. Nitekim çalismamiz sonucunda bu 2 parametre ile OP arasinda iliski belirleyemedik. Ancak, total kolesterol ve LDL düzeyleri ile OP arasinda anlamli iliski saptadik. Ayrica bu iliskinin yastan bagimsiz oldugu belirlendi. HLsi olan özellikle postmenopozal bayan olgularda KMD incelemesinin yapilmasi uygun olacaktir. OP ve HL varliginda KAH sikliginda ve kardiyovasküler mortalitede artis olduguna dair verilerin daha genis ölçekli çalismalarla dökümante edilmesi gerektigi kanaatindeyiz. Ayrica HLin OP gelisimi için risk faktörü olabilecegi akilda tutularak, statin tedavisi karari alinirken olgularin KMD sonuçlarinin da dikkate alinmasinin uygun olacagini düsünüyoruz (Tablo 3).